• BIST 9645.02
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 18 °C

15 TEMMUZ

H. Aziz Hatipoğlu

Geçen yıl 15 Temmuz’da Türkiye büyük bir badire atlattı. Kısacası Darbeden döndü. Kimisi buna Hain Darbe, kimisi buna Kontrollü Darbe diyor. Darbelerin haini veya kontrollüsü olmaz. Darbe darbedir ve yapıldığı ülke halklarına ve vatandaşlarına aynı zamanda demokrasisine yapılan en büyük ihanettir.

15 Temmuz gece saat 21 sularında İstanbul’da şimdiki adıyla Şehitler Köprüsünü tutarak giriş ve çıkışları yasaklayan darbeciler akabinde Ankara’da başta TBMM binası ve Ankara Gölbaşındaki Özel Harekât polislerinin bulunduğu karargâhı bombalayarak onlarca polis ve insanımızın şehit olmasına sebebiyet vermişlerdir.

Darbeye kısa sürede Türk halkı gerekli tepkiyi vermiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım’ın sözleriyle halk sokağa çıkmış ve tankların önlerine kendilerini atarak kısacası ölüme meydan okuyarak bu darbeyi yapmaya çalışanlara fırsat vermemiş ve Türkiye’nin olası bir belirsizliğe gidişini engellemişlerdir. 

Aynı anda tüm yurtta halk sokaklara dökülerek ve demokrasiden yana tavır koyarak darbeye teşebbüs edenleri yarı yolda yakalamış, kışlaların önleri ağır vasıtalarla kapatılmış ve bu halk bir kez daha destan yazmıştır.

Bir ay boyunca Türkiye’nin her yerinde “Demokrasiye Saygı ve Darbelere Dur” miting ve toplantıları yapılmış ve halk sabahlara kadar nöbet tutarak demokrasi yolunda çok güzel bir sınav vermiştir.

252 insanımızın şehit olduğu ve binleri bulan yaralılardan sonra milyarlara varan maddi zarar meydana getirilmiştir.

Demokraside seçimlerde umduğunu bulamayanlar veya seçimle bu işlerin olmayacağını söyleyenler ve halktan umutsuz olanlar silaha sarılarak ve bir gece yarısı bir oldubittiyle halkın hürriyet ve haklarına darbe indirerek iktidar olmak istemişler ve bu yolda çalışmışlardır.

Bunlar iktidara geldikten sonra “Darbe Hukukunu” işletmiş ve kendilerine ne kadar muhalif isimler varsa ya hapsedilmiş veya darağacında sallandırılmışlardır.

Türkiye’de ilk Askeri Darbe 27 Mayıs 1961 yılında gerçekleştirilmiş ve bu darbe ile bir başbakan (Adnan Menderes) ve iki bakan (Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan) asılmış ve onlarca bakan ve yüzlerce milletvekili yıllarca cezaevinde kalarak tutuklanmışlardır. Daha sonra bunlara bir de siyaset yasağı getirmişlerdir.

 12 Mart 1971 Askeri Muhtıra ile Demirel Hükümeti görevden uzaklaştırılmış ve daha sonra 12 Eylül 1980 yine Askeri bir darbe ile hükümet alaşağı edilmiş ve liderler Zincirbozan’da gözaltına alınmışlardır.Keza bir kez daha onlarca siyasetçiye siyaset yasağı getirilmiştir.

Bu dönem zarfında on binlerce insan tutuklanarak cezaevlerine gönderilmişlerdir. Yasa dışı ve keyfi uygulamaların haddi hesabı olmamış ve on binlerle ifade edilen aileler dağılmış, zarar görmüş ve vatandaşlıktan çıkarılmışlardır. Hukuksuzluk ve işkenceler ayyuka çıkmıştır. Bu sürede Ankara Mamak ve Diyarbakır cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere yapılan akıl almaz işkenceler sonucu onlarca insan ya kendisini yakarak veya açlık grevi ile hayatlarına son vererek intihar etmişlerdir.

On binleri bulan insan görevlerinden alınmış ve bir o kadarı da vatandaşlıktan atılmışlardır. Tüm bu yapılanlara ses getirilmemesi ve soruşturma yapılmaması için de darbeciler kendilerini sağlama almış ve tüm bu yapılanlardan hesap sorulamayacağını hazırladıkları Anayasa(!) kitapçığına eklemişlerdir.

Türkiye’de diledikleri gibi icraatlar da bulunmuş ve aradan geçen 30 yıl gibi uzun bir zamandan ve halka sunulan referandumla sorgulanmaları kabul edilerek darbeciler hâkim karşısına çıkartılarak mahkemelere çıkarılmış ve mahkûm olmuşlardır.

Eğer 15 Temmuz 2016 günü darbeciler (Allah muhafaza) iktidarı ele geçirip hükümeti alaşağı etselerdi, 1980 Askeri darbe ve uygulamalarını gören ve şahit olan birisi olarak ne kadar büyük bir badire atlattığımızı idrak ediyor ve bu halkı ve devleti Allah Korudu diye yüce Yaradan’a şükrediyorum.

Devleti içten içe ele geçirip bir de bunu darbe ile sağlama almaya çalışan FETÖ yapılanmasının Türkiye için ne büyük bir tehlike olduğu bugün daha iyi anlaşılmış ve bu örgütün devletteki tüm uzantıları silinmeye çalışmış ve çalışılmaktadır.

Demokrasilerde yegâne güç halktır ve halk her zaman son sözü söylemektedir. Halktan gerekli desteği alamayanalar her zaman hüsrana uğramaya mahkûmdurlar.

15 Temmuzda 2016 da şehit olan 252 yurttaşımıza Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı, başta 15 Temmuz 2016 da yaralan binlerce vatandaşımıza ve tüm Türkiye Halklarına geçmiş olsun diyorum.

 

 

Bu yazı toplam 2379 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Hakkari Haber TV | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel :
    Feyzullah TAŞ- 0.(505) 440 39 66
    Savaş TAŞ - 0.(545) 864 4868
    YUSUF TAŞ- 0.(544) 346 1740 | Haber Scripti: CM Bilişim