• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 22 °C

Başkentte Kürt Sorunu Böyle Çözülemez

Abdurrahman Keskin

Türkiye çok gereksiz bir gündem ile dış politikada Suriye konusunda mayınlarla dolu bir yola giriyor. Sayın Cengiz ÇANDARIN Radikal gazetesinde yazdığı gibi: Bundan bir kazanç çıkmaz. Bu mayınlarla dolu çıkmaz yol, ülkeyi gereksiz sıkıntılara sürükleyeceği gibi kendi siyasi kariyeri açısından da çok sakıncalı gözüküyor.              

Hasan CEMAL: Meselenin özünü yani Kürt sorununu göz ardı ederek macera aramaya kalkışmak çıkmaz yoldur diyor. Şimdi balkınız Kürt sorununu artık hiç kimse görmemezlikten gelemez. Bu ülkenin birinci sorunu Kürt sorunudur diyoruz. Her gün 10’larca gencecik çocuklarımız ölmektedirler. Zaman zaman kendi yazılarımda bu ülkede birlikte yaşama duygusu çok güçlü ve yüksek bir düzeydedir diyoruz.

Ancak Kürt sorununu görmemezlikten gelmek daha dün İstanbul’da Kürt işçilere yapılan saldırıya benzer ülke genelinde kardeş kavgalarına yavaş yavaş sürüklenmekteyiz. Kürt sorununun silahla, ordu ile inkar ile öldürmekle tutuklamakla çözülemeyeceği açıkça ortadadır.

 

Yıllar yılı Kürt yok dediniz tutmadı Kürtler var.

Yüz yıldır Kürtçe diye bir dil yoktur dediniz.

 Bu gün Artuk’lu üniversitesinde Kürtçe öğretmeni yetiştiriyorsunuz. Demek ki Kürtçede var. IRAK’IN Süleymaniye, Erbil, Duhuk kentlerinde Kürtlerin kurduğu üniversitelerde TC vatandaşı 100’lerce kişi o okullarda eğitim görüyor. Hala 20 milyona yakın Kürt olan TC vatandaşının ana dilini seçmeli ders olsun mu olmasın mı tartışması yapılıyor. Başkenttekiler 12 Eylül darbecilerinin getirdiği Kürtçe dilinin yasağı ile ilgili yasa tutmadı. Bunu rahmetli ÖZAL kaldırttı.      

                                                      

Sayın başbakanın ifadesi ile 1937-1938 yıllarında o günkü hükümetin kararı ile 50 bin Kürt öldürüldü sorun öldürme ile çözüm bulmadı. Yine 2010’da yapılan Anayasa değişikliği ile gerçeği kabul edilen 12 Eylül döneminde 100 binlerce tutuklama, zindana atma, işkenceye tabi tutma, sakat bırakmalar sorunu çözmedi. Geliniz bu gün hala devam eden bu ülkenin gencecik çocuklarının öldürülmelerine seyirci kalmayarak soruna çözüm bulalım.

                                                      

Bu gün doğru diye yaptığımız yanlış işi yarın yanlış olduğunu bulup doğruya dönüyoruz.

 

Yıllar yılı Barzani ve Talabani çete reisidir, aşiret reisidir diyerek basında daha ileri gidilerek ayıplı bir üslupla küstah kelimeleri kullanıldı.

 

İşte ortada dün adam yerine koymadığımız terörist diye ilan ettiğiniz Celal Talabani’yi Çankaya’da devlet başkanlığı makamında devlet başkanı olarak kırmızı halılarla karşılıyorsunuz.

 

Çete başı dediğiniz Barzani ile Bağdat hükümetine rağmen ticari antlaşmalar imzalayıp en çok kabul ettiğiniz devlet başkanları arasında yer veriyorsunuz.

 

Kuzey Irak’taki Kürt federasyonunun kurulmasını kabul etmiyordunuz şimdi en çok ihracat ve ithalat yaptığınız ülkeler sırasına koymuşsunuz. Bu güne bakalım zamanında Kuzey Irak’ta olduğu gibi Suriye Kürtlerine de karşı çıkıyoruz. IRAK’TA yılarca karşı çıktık sonunda da kabul ettik.

 

Komşumuz olan bir devlet hangi kökenden olursa olsun kendi vatandaşına özerklik otonomi veya federatif bir sistemi kabul ediyorsa bunun karşısına çıkmanın anlamı ne. Başka devletler sizin toprak bütünlüğünüzle ilgili değil ise size ne oluyor demezler mi? Kaldı ki komşumuz RUSYA ve İRAN Suriye’yi destekliyor. Geçmişte AB için Rum yönetiminin dönem başkanlığını kabul etmeyiz dedi. Dış işler bakanı DAVUTOĞLU. Şimdi dönem başkanı ile değil komisyon üyeleri ile görüşüyoruz diyor ne kadar gülünç değimli. Önce resti çekiyorsunuz sonra tıpış tıpış kabulleniyorsunuz. Suriye’de ESAD kalırsa da. Muhalefet hakim olursa da her iki halde de Suriye Kürtleri özerk olacak.

Bu gün terörist ilan ettiğiniz Kandil’deki yöneticilerden birisini yarın federasyonun başına koyarlarsa en çok sınır kapımız olan Suriye sınırında ki federasyonu kabullenmek zorunda kalmazmıyız.Bu günün doğru kabul ettiğiniz yanlışı yarın yanlıştı demek zorunda kalınca merak ediyoruz Sayın DAVUTOĞLU ne diyecektir acaba.  

 Mısır, Libya, Tunus Irak için sürdürülen dış politika sonuç vermedi.  

- AB ile ilgili sonuçta Kıbrıs Rum yönetimi dönem başkanı oldu.                              

- İsrail gemilerimizdeki yardım severlerimizi öldürttü.                            

- Tarih buyunca Suriye ilk defa uçağımızı düşürdü.                                 

- Malatya’daki Kürecik füze santralı.

İranı düşman seviyeye getirdi.

                                                        

Başkenttekiler bu yanlışlardan vazgeçiniz.

Yeni bir dış politika işletiniz. En azından bu ülkede yaşıyan ve bu ülke vatandaşı olan 20 milyon Kürde saygı açısından Suriye Kürtlerine karışmayınız. Geçen hafta Hasan Cemal'ın Milliyet gazetesinde yazdığı gibi: Burun deliklerini açıp öfkeli milliyetçi sloganlar atarak Resmi Kılışeleri  tekrarlayarak sürekli sopa göstererek hayatın gerçekleri engellenemedi engellenemezde: Sayın Hasan Cemal'in dediği gibi: kendi Kürtlerine barış ve demokrasiyi getirmeyen, Kendi Kürtlerini kendine yabancılaştıran bir TÜRKİYE ‘de gerçek barış ve demokrasi gerçek istikrar hayal olarak kalmaya devam eder.

 

 Bırakınız Suriye için savaş çağırtkanlığı yapanları dinlemeyiz.

Başkenttekiler bu ülkenin vatandaşı Kürtlerin akrabaları olan Suriye Kürtlerinin haklarını siz savununuz. Kendi halkınız olan Türkiye Kürtlerinin temel hak ve özgürlüklerini savunarak barışı sağlayınız. Kürt var Kürtçede var bunlar bu ülkenin asıl sahiplerindendir diyerek kabullenerek hazmederek birliği, dirliği ve refahı sağlayınız. DAVUTOĞLU’da bir çift söz ile görevinizi başaramadınız sınıfta kaldınız. Bu görevi başarabilecekler. Yapabilecekler var bu ülkede ve AKP ‘de görevi yapabileceklere bıraksın diyoruz. Bu ülkenin barışa ihtiyacı var barışa karşı çıkanlar bu ülkenin dostu değildirler.

                                                                            

 

 

Bu yazı toplam 3645 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Hakkari Haber TV | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel :
Feyzullah TAŞ- 0.(505) 440 39 66
Savaş TAŞ - 0.(545) 864 4868
YUSUF TAŞ- 0.(544) 346 1740 | Haber Scripti: CM Bilişim