BUZULLAR, DAĞLAR ve SULAR KENTİ; HAKKARİ

   DAĞLAR ve SULAR KENTİ; HAKKARİ                               

 Hepimiz bugün değişik şekillerde suya ihtiyaç duyarız. Yaklaşık olarak bir insanın günlük su tüketimi 2 litredir. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerde tüm hastalıkların % 80 ‘i ve ölümlerin ise üçte biri kirli sulardan kaynaklanmaktadır. Dünyada toplam 1.4 milyar kgm³ su varsa bunun % 98'i tuzludur. Temiz, tatlı suyun yarısından fazlası ya buz halinde ya da günümüzde erişilmeyen derinliklerdeki fosil sudur. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır. Küresel yıllık yağış 500 bin m³  olup her yıl yeryüzüne inen yağış aynı miktardadır. Hiçbir canlı susuz yaşayamayacağına göre suyun dünya dengeleri açısından petrolden daha önemli olduğu muhakkaktır. Dünyada 2,3 milyar kişinin sağlıklı suya hasret olduğunu, yılda 7 milyon kişi ise su ile ilgili hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. Çeşitli araştırmalarda ürkütücü ve vahim tablolar ortaya koyuluyor. Dünyada ki akarsuların yarısının kirlendiği belirtiliyor.

Su hayattır. Cenab-ı Hak her şeyi sudan yaratmıştır. Suyun mucize özelliğinden dolayı katı hali, sıvı halinden daha hafiftir. Tersi olsaydı dünyamızda hayat olmazdı . Ayrıca su, yanıcı madde olan hidrojen ve yakıcı madde olan oksijenden yaratılmıştır. Su   bilinen tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan tatsız ve kokusuz bir maddedir. Su, canlıların yaşaması için hayati bir öneme sahiptir. Canlılık için gereken tüm fiziksel olaylar hep suyun özellikleri ile gerçekleşebilmektedir. Su, dünyanın en pahalı tedavisi olan  ozon tedavisinin hammaddesidir. Dünyadaki zengin insanların genç ve zinde kalmaları başvurdukları tedavi yöntemidir

Allah(cc)'a karşı şükür vazifesini yerine getirmek için suyu israf etmeden verimli kullanmalıyız. Suyun diğer bir mucizesini de Japon araştırmacı Prof. Dr. Masaro Emoto 12 senelik çalışmasıyla ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmasında Prof. Dr. Masaro Emoto'nun, suyun bio-fiziki özelliklerini araştırarak ortaya koyduğu gerçeklerden aslında suyun cansız bir madde olmadığı aksine duyguları algılayan kristallerden oluştuğunu ortaya çıkmıştır. Su kristallerinin sözcüklerden etkilendiği, suya söylenen iyi sözlerin onda düzgün kristaller meydana getirdiği kötü sözlerin de kristallerin şekillerini bozduğunu fotoğraflarla görüntülemiştir. Yani suyun molekülerin yapısı; insanların düşüncelerinden, sözcüklerinden ve dinlemiş olduğu müzikten etkilenmiş olduğunu ortaya koymuştur. Suyun faydaları saymakla bitmez. Dünyamızın ve bedenimizin %70‘ini kaplamaktadır. Ayrıca kanımızın büyük bölümü sudan oluşmaktadır.

HER DAĞ BİR BARAJDIR.

Dağlar suyun membaıdır. en kaliteli içme suyu kar suyudur. Dağların kenti bu konuda çok şanslı bir kenttir. Çünkü dağlarında kar bitmez. Derelerinde su eksilmez. Hakkâri bölgesinde Türkiye nin  en yüksek dağları bulunur. Onun için dağların kenti olarak anılır. Hakkâri - Şemdinli ve Şırnak arasında sıra sıra uzanan ve yükseklikleri 3000 – 4000 m.yi bulan, birçok yerinde geçit vermeyen, sarp ve keskin doruklu yüksek dağlar uzanır. 3000 m' nin üzerinde 32 dağı vardır. Derinlemesine bakıldığında  ülkemizin en yüksek dağı Ağrı Dağı değil  Hakkâri dağlarıdır.  Doğudan iti­baren Karadağ, Sat Dağı, Cilo Dağı (Buzul Dağı), Hakkâri kuzeyindeki Karadağ, Sümbül Dağı, Samur Dağı, Altın Dağı,  Ser Dolusu Dağı, Tanintanin Dağları ve daha birçok adlarla anılan yüksek dağlar, paralel diziler halinde sıralanmıştır. Bu dağlar, Şırnak  ilinin  20 km. doğusundan geçen Hezil Suyu boyuna kadar uzanır. Bunlar, yaklaşık olarak kuzey - güney doğrultusunda birkaç ırmak ve kolları ile derin vadilerle yarılmışlardır. Doğu ucunda Karadağ ile Sat dağı arasındaki Şemdinli Vadisi, Sat Dağları ile Cilo Dağı arasında İnci Çayı Vadisi, daha batıda Büyük Zap Nehri Vadisi, daha batıda da Habur Çayının yukarı kesimi gibi Hakkâri dağlık bölgesinde ova ve plato halindeki yukarı kesimi gibi. Sat ve Cilo dağlarının hemen kuzeydoğusunda Yüksekova adı ile anılan ve yüksekliği 2000 m. yi bulan, ortasından Nehil Çayının geçtiği büyük bir ova vardır. Hakkari Bölgesinin bu yüksek dağları yıl boyunca eriyip bitmeyen kalıcı karların, birçok buzulların, eski buzul göllerinin bulunduğu, yukarı kesimlerinde yüksek dağ çayırlarına yer veren, mevsiminde çağlayanlarla dolu ve güzel manzaralı yerlerdir. Bazı bakımlardan çok yerleri Av­rupa daki Alp Dağları özelliğindedir..

 21. yüzyılda tüm dünyada su kaynaklarına olan ihtiyaç petrole olan gereksimi geçecektir. Çünkü su kısıtlı bir kaynaktır. Bir evin yıllık su tüketimi 400 bin litredir. Dünya nüfusunun yılda 80 milyon artığı, son yüzyılda dünya nüfusunun iki kat arttığı, su tüketiminin ise 6 kat arttığı, 1,2 milyar insanın içecek suyunun olmadığını hesaba katarsak dünya nüfusunun % 40'ının su sıkıntısı çektiği görülecektir. Her yıl en az 2,2  milyon insan, her gün  6 bin çocuk , her 8 saniyede 1 bebek kirli suların saçtığı hastalıklardan dolayı ölüyor. UNESCO‘nun  dünya su gelişme raporuna göre yer altı sularının miktarı ve temizliği kriterlerine göre ülkemiz 45. sırada yer almaktadır. BM raporuna göre ise ülkemiz 2025 yılında ciddi bir su krizi ile yüz yüze gelebilir. Çünkü  uluslararası ölçütlere göre kişi başına düşen su miktarı 3 bin- 10 bin metre küp arasındaysa o ülke yeterli suya sahip ülkedir. Eğer kişi başına kullanılabilir su miktarı bin – üç bin metre küp arasında ise o ülke su sıkıntısı olan ülke olarak tanımlanıyor. Miktarı bin metre küpün altında ise o ülke su  fakiri sayılıyor. Bu çerçevede ülkemiz su zengini ülke olmak bir yana 1642 metre küp ile su sıkıntısı bulunan ülkeler kategorisine girmektedir.