ABD geçen hafta çok önemli bir suikast gerçekleştirdi. İran’ın efsanevi generali Kudüs Orduları Başkomutanı Kasım Süleymani’yi Bağdat’ta düzenlediği bir hava saldırısıyla bomba ile havaya uçurarak katletti. Bu suikast ile zaten diken üzerinde olan Ortadoğu çok daha karmaşık bir hale geldi. Dünya şoka uğradı.
Humeyni’nin İran Şahını devirdiği 1979 yılından beri İran Devrim Hareketinin içinde olan ve Devlet Başkanı Hamaney’e yakınlığı ile bilinen General Kasım Süleymani ülkesinde efsane komutan diye biliniyor ve geleceğin Cumhurbaşkanı gözüyle bakılıyordu.
Tipik bir Fars Milliyetçisi olan ve Şia Hareketinin yılmaz savunucusu Kasım Süleymani’nin özellikle 1979 yılındaki Mahabat Kürtlerinin kalkışmasını çok kanlı bir şekilde bastırması ile de ünlenmişti. Daha sonra ülkesinde Kürt kalkışmasını astırdığı binlerce Kürt ile rejimin yılmaz savunucusu olduğunu ortaya koymuştu.
Kurdurduğu Haşdi Şabi örgütü ile DEAŞ’a karşı mücadeleyi başlatmış ve en son Musul’un geri alınmasında ve burada uyguladığı insanlık dışı ve çok cani cinayetlerin yapılmasına zemin hazırlamıştı.
Keza Musul’da ABD’li komutanlarla yan yana ve büyük bir zafer edasında boy göstermiş ve burada katlettiği ve öldürttüğü onbinleri bulan Suni Müslümanları “Hepiniz Hz. Peygamberin torunu Hz Hüseyni katleden Yezid’in torunlarısınız. Bu size az bile” demekle bundan 1400 yıl önce işlenmiş ve İslam tarihinde çok hüzünlü ve bir o kadar acı olan bu katliamlardan bugünkü insanları sorumlu tutmaya kadar vardırmıştı.
Her ne hikmetse DEAŞ ve İŞİD denilen güruhun hedefinde yalnızca Müslüman kişiler nasibini almış ve bunlar katledilmişlerdi. Bu arada adı geçen örgütün Türkiye’de gerçekleştirdiği katliamlarda onlarca vatandaşımız da can vermişlerdi. Ama bunun yanında adı geçen örgüt en büyük düşman bildiği İsrail ve İran’a hiçbir saldırı düzenlememiş, yapmamış ve yapamamıştı. Ve bunlara karşı kurulduğu söylenen Haşdi Şabi örgütü de İsrail’e bir saldırı yapmamış varsa yoksa İslam dünyasındaki diğer ülkelere ve guruplara saldırmıştı.
Kerkük’ün Kürt grupların elinden alınmasında Haşdi Şabi ve Kasım Süleymani’nin rolü inkâr edilemez.
Dün ABD ile Musul’da kol kola olan Kasım Süleymani her ne kadar ABD emperyalizmine karşı olduğunu söylemiş ise de yerine göre ABD’nin yedek güçleri olmaktan kurtulamamıştır. Bazen ABD onu kullanmış ve bazen de o ABD’yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanagelmiştir.
Menfaatleri olduğunda al gülüm ver külah diyenler menfaat çatışmasında birbirlerinin en amansız düşmanları olduğu izlenimlerini vermişlerdir.
Gerçekler hiçbir zaman inkâr edilmemiş ve kimin eli kimin cebinde olduğu bugün bile anlaşılamamıştır.
Mazlum halklar söz konusu olduğunda, emperyalist emeller tavan yaptığında birbirlerini ne denli kolladıkları tarihin sahifelerinde yazılıdır.
Su testisi suyolunda kırılır der atalarımız.
Elinde mazlum halkların kanı olan ve Ortadoğu’da binlerce yuva yıkan ve onbinlerce insanın katlinden sorumlu tutulan Kasım Süleymani’nin normal eceliyle ölmeyeceği aşikârdı.
O da yaptığının cezasını çekti.
Tarih tekrar tekerrür etmişti.
Caniler akıttıkları kanda boğulmuşlardı.
Kasım Süleymani’de de böyle oldu.
