En kolay şey kötülük yapmaktır. Saldırı, hakaret ve küfür ise kendilerini güçlü sanan aciz insanların mesleğidir.
Seçimlere beş ay kala Diyarbakır’da yayın hayatını sürdüren WEB TV, halkın nabzını yoklamak ve seçim sürecini değerlendirmek üzere bölgede bir çalışma başlattılar. Benimle de özel bir söyleşi yapmak istediklerini belirttiler. Cumhuriyet Caddesinde Atatürk Anıtı yanında röportajımızı gerçekleştirdik.
-Hakkari’de ve bölgede nasıl bir seçim olacak, partilerin durumu ne olur? Diye sordular.
-“Hakkari’de ve Türkiye’de farklı bir seçim olacak. Dengeler değişecek gibi gözüküyor. Ak Parti’de bölgemiz için yükseliş, HDP’de ise düşüş olacak. HDP ilimizde yüzde 90’lardan yüzde 60’lara gerileyecektir. Şırnak’ta Ak Parti önde gidiyor” dedim…
Röportaj canlı yayınlandı. İzleyen binlerce kişi; “Satılmış Kürt, bu şerefsiz ne saçmalıyor, bu adam bir ajan, bunun gibi şerefsizler yüzünden bizler sıkıntı yaşıyoruz. Bu adam gazeteci değil olsa olsa köy korucusudur, defol git, susturun şunu” gibi anama kadar ağır küfür ve hakaretler içeren mesajlar yazdılar. Biz söyleşi yaparken de canlı olarak yazılan mesajları herkes görebiliyor ve okuyabiliyorlardı.
Ben bir gazeteciyim. Tüm ömrüm bölgede geçti. Teke tek nabız yoklayan, sağlıklı anketlere imza atan biriyim. Sandıkta hangi aday ve partinin ne başarı elde edeceğini tahmin edebilen biriyim.
“Ak Parti bölgemizde yükselişte dedim” kıyamet koptu. Yanlış mı dedim?
“HDP ilimizde ve bölgemizde düşüştedir” dedim. Yalan mı söyledim.
“Cüneyt Epcim ve Teoman Zeydan 10 binden fazla oy alamazlar” dedim. Doğru söylemedim mi?
“HDP ilimizde yine birinci parti ama düşüşte” dedim. Yanlış mı söyledim?
HDP İl Başkanlığındaki basın toplantısında da bu açıklamalara yer verdiğim için tepkiyle karşılandım. Doğruları söylemek taraf tutmak değildir. Ben bu bölgenin çocuğuyum. 37 yılımı bu mesleğe verdim. Hep araştırdım, yazdım.
Ak Parti’liymişim diye HDP’li adaylar Radyo canlı yayınıma katılmadılar. Ben partici değil gazeteciyim. Belediye Başkanlığına Ak Parti’de aday adayı oldum. Bu süreç sadece 1 hafta sürdü. Parti bayrağı ve flamasıyla hiçbir propaganda yapmadım. Siyasetçi kimliğimle hiçbir demeç vermedim. Ama “Vurun kahpeye” misali saldırılara maruz kaldım.
Demem şu ki; birbirimize saygımız yok. Saldırı ve hakareti marifet ve güç olarak görüyoruz. Ben hiçbir küfür ve hakarete tek bir yanıt vermedim. Çünkü kendime yakışanı yaptım. Biz halen birbirimizi siyasi görüş ve aşiretçilik rengimizle ayrım, gayrım yaparak değerlendiriyoruz. Birbirimizi tanımaya ve anlamaya çalışmıyoruz.
Seçim öncesi tüm söylediklerim doğru çıktı. Tahmin ve iddialarım beni yanıltmadı. Ak Parti adayı Cüneyt Epcim benim en samimi ve çok sevdiğim dostumdur. Herkes kendisine çok şanslı olduğunu söylerken ben her karşılaşmada 10 binden fazla alamazsınız dedim. Ama hiç küsmedi, kızmadı, küfür etmedi, saldırmadı. Nitekim 10 bin 700 oy aldı. Teoman Zeydan’ın yakın çevresine Yüksekova ve Cizre’de durum ve sonuç asla değişmez. Oylarınızı yükseltirsiniz ama kazanamazsınız dedim.
Ben yine kendime yakışanı yaparak bana seçim sürecinde bu açıklamalarımdan dolayı hakaret ve küfür eden herkese TEŞEKKÜR ederek yazımı noktalıyorum..
