29 Mart 2024
  • İstanbul21°C
  • Ankara20°C

KİM DAHA ATATÜRKÇÜ?

H. Aziz Hatipoğlu

16 Kasım 2017 Perşembe 17:16

Dünya tarihine bakıldığında liderlerin kendi ülke kaderlerinde önemli bir yer edindikleri görülecektir. Adı geçen ülkelerin bu liderler sayesinde tarihte yer ettikleri ve tarih sahnesine adlarını altın harflerle yazdırdıkları bilinmektedir.  

Bir Timur, bir Mete Han, Bir Atilla, bir Sezar, bir Kleopatra, bir Fatih,  bir De golle, bir Lenin, bir Izzetbegoviç, bir Hitler, bir Mussolini, bir Churchill, bir Mao, bir Muhammed Ali Cinnah, bir Gandi, bir Humeyni ve burada daha ismini sayamadığımız onlarca ülke liderleri ülkelerinin kaderlerine hükmetmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş savaşı sırasındaki yüksek feragati, uzak görüşlülüğü ve olaylardaki hâkimiyeti ile kararlığı sonucu düşmanlardan kurtarılmış ve 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurularak tarih sahnesindeki yerini almıştır.

Yedi düvele karşı verilen ve özellikle Çanakkale’deki destansı savunma ve düşman kuvvetlerinin dağıtılması, akabinde Kurtuluş Savaşı ile düşman güçlerinin denize dökülmesi bir liderin kararlılığı, cesareti ve mücadelesi altında mazlum halkların en kötü ve dar günde bile neler başarılabileceğinin somut örneklerini vermiştir.

Bu lider bu muhabereler sonucu Gazi unvanını alan Mustafa Kemal Paşadan başkası değildi. Daha sonra TBMM’ce kendisine bu fedakârlıklarından dolayı Atatürk Soyadı verilmiştir.

Her fani gibi liderler de ölecek ve tarihteki yerlerini alacaktır.   

10 Kasım Atatürk’ün 79’cu ölüm yıl dönümü idi.  Tüm yurtta hüzünle kutlandı. Gün boyu gerek TV’lerde ve gerekse gazetelerde Atatürk’ün hayatından kesitler, fotoğraflar ve yaptığı devrimler ve hizmetler anlatıldı.

Abartılı yayınların yanı sıra Atatürk’ün bu Millet için neler yaptıkları ve arkadaşları da hayırlarla yâd edildiler.

Milletin kalbinde ve ebedi ikametgâhı Anıtkabirde sonsuz hayatta şimdi!

Ama bakıyorsunuz 10 Kasım günü hemen herkes ya Atatürkçü olmuş veya Atatürkçü kesilmiş.

Atatürk gibi sevildiği kadar adı altında sömürüldüğü başka bir lider yoktur herhalde dünyada.

Geçmişte banka hortumlayanlar, milletin parasını çalanlar ve her türlü kanun dışı uygulamalarda bulunanlar da kendilerine Atatürkçü demiştir.

Keza yine geçmişte millet iradesine el koyup Meclisi ortadan kaldıranlar da kendilerine Atatürkçü demişlerdi.

Bir liderli ama sever ama sevmezsiniz. Bu tamamen insani bir duygu herhalde! Kimseye kimseyi zorla sevdiremezsiniz. Ama o kişiye o lidere yaptıklarından dolayı saygı göstermek mecburiyetindesiniz. Onu kendi kişisel çıkar ve emellerine alet etmeyeceksiniz.

Aradan 79 yıl geçmiş. Tarihe mal olmuş bir şahsiyeti bugün kurtarıcı ve olmasaydın olmazdık gibi hayal ötesinde ve üstünlükler çıkarttırmak sevmenin ötesinde yağcılık ve adı geçen lideri kendilerine malzeme yapmak değil midir?

Çağdaş uygarlık düzeyine ülkesini çıkarmak, bunun için canla başla çalışmaktır Atatürkçülük.

Maliyesini yedi sente muhtaç ve parasını pula çevirmemektir Atatürkçülük.

Ülkesinin bir bölümünde olası gelen bir sancıyı gidermek ve buna çözümler üretebilmektir Atatürkçülük.

Her vatandaşın derdini kendi derdi bilip buna çözümler üretmek ve vatandaşın refah seviyesini yükseltmektir Atatürkçülük.

Vatandaşa efendi değil vatandaşa hizmetkâr olabilmektir Atatürkçülük.

Sırça köşklerde, İstanbul Bağdat Caddesi, İzmir Kordon boyu ve Ankara Çankaya’da nutuk atmak değil bizatihi Hakkâri’de, Van’da, Şırnak’ta, Urfa, Mardin, Sinop, Erzurum, Ardahan ve Tunceli’de halkı ziyaret edip dertlerini yerinde görmek ve çareler üretmektir Atatürkçülük.

Her yıl 10 Kasımlarda Anıtkabir’e çıkıp yakalarına Atatürk rozetlerini değil, yılın her gününde vatandaşı birinci sınıf sayıp ona hizmeti götürmek ve onu dinlemektir Atatürkçülük.

Hizmeti vatandaşın ayağına götürmek, her yıl bir önceki yıldan daha ileriye vatanını kalkındırmaktır Atatürkçülük.

Yeniliğe açık, bağnaz olmayan, yüzeysel değil, şekil ve kıyafete önem vermeyen gerçek vatan sevdasıdır Atatürkçülük.

Önce kendisiyle ve halkıyla barışık sonra tüm komşu halklarıyla barışık olmaktır Atatürkçülük.

Tüm bunlardan sonra sen Gardrop Atatürkçüsüsün ben gerçek Atatürkçüyüm demek değil asıl halka inmektir Atatürkçülük.

Şekilci değil elini taşın altına koyup sorumluluk almak ve ileri ulus seviyelerine çıkmak için plan ve programların yanında vatanı için cansiperane çalışmaktır Atatürkçülük.

Ayrıştırmak değil bütünleştirmektir Atatürkçülük.

Hür düşünmek, özgün birey olmak ve inançlara saygı duymaktır Atatürkçülük.

Kısacası Atatürk’ün bıraktığı ama bizlerin her nedense yıllar yılı ihmal ettiğimiz ve bizden sonra ulus olmuş ülkelerden geri kalmışlığımıza neden olan tembelliğimize neşter vurmaktır Atatürkçülük.

Kendimize özgüveni, sorumluluk bilincini, dürüstlük şiarını, çalışkanlık erdemini ve kararlı olmaktır Atatürkçülük.

Hakka ve hukuka riayet eden kanun devleti değil hukuk devleti olmaktır Atatürkçülük. 

Tüm bunları sıraladığımızda kimlerin ne kadar Atatürkçü oldukları daha kolay ortaya çıkacak ve bunu herkes görecektir. Sahi kim daha Atatürkçü?  

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.