Keskin yazısında, Türkiye de birçok şeyin yolunda gitmediği ve zorlu bir sürecin için de olduğumuz aşikardır. Fakat Avrupa'nın ve onlarla beraber hareket eden devletlerin bu iki yüzlü siyaseti ve müslüman düşmanlığını görünce; aslında bazı şeylerin yolunda gittiğine şaşırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Fransa ohal'i uzattıkça uzatıyor. Avrupa parlamentosundan ses çıkmıyor ama Türkiye'nin üyelik sürecini ohal den dolayı donduruyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Bunu söylerken ohal'in iyi birşey olduğunu savunmak için yazmıyorum.
Bu ve bunun gibi bir çok kararları var. Söz konusu orta doğu olunca nutuk çekmeyi iyi biliyorlar; kendi Ülkelerinin sorunları dışında her konuyla yakından ilgileniyorlar. Gerçi orta doğu da çay kaşığı görevi gördüklerini bilmeyen yok artık.
Refah ve mutluluklarını bizim ve komşu olduğumuz Ülkelerin savaşları üzerine inşa ediyorlar. Bir de dost göründükleri Zaman'lar yok mu !!! Madem demokrasi ve hukuk diyorsunuz, adalet ve eşitlik diyorsunuz o Zaman ilk başta kendi içinizdeki durumlara bakın, daha sonrada ülkelerinizde çok değer verdiğiniz insan hakları, yaşama Hakkı, adalet eşitlik gibi kavramların aslında evrensel olduğunu sadece çıkarlarınız söz konusu olduğunda değil her zaman her yerde bütün insanlar için geçerli kavramlar olduğunu unutmayın....
Dünya da ekonomi ve finans odaklı gizli bir savaş devam ediyor... Hal böyleyken doların yükselmesi, ülkelerin kredi notlarının düşmesi, ve krizlerin yaşanması anormal değil... Son aşamada Türkiye'ye silah satmama kararı alan bir devlet çıktı ortaya, bütün sermayesi savaş çıkarıp silah satmak olan avrupa ve Amerika'daki büyük şirketlerin bu kararı koca bir yalan ve blöftür. Göz dağı vermeye çalışıyorlar.
Asıl mesele bu oyunları bozacak sağlam Temeller atmak ve stratejiler geliştirmektir. Yani şeytan insanları nefislerine yenik düşürmek için elinden geleni yapacaktır. Ama biz hesaba çekildiğimiz de bizim bir suçumuz yok şeytan bize böyle yaptırdı diyemeyiz. aklın vardı ve doğru yolu biliyordun; şeytana suçu atacağına hak ve adalet yolundan ayrılmasaydın gibi bir cevapla karşılaşacağız.
Artık oyun kurma Zamanı; yine oyuna gelmeye devam edersek ve geniş çaplı düşünmeyi bırakıp dar düşünmeye başlarsak, bu mevcut durumdan kurtulup ilerlememiz mümkün değildir. İnsanların hukuka, adalete ve bunların tesis edildiği mahkemelere güvenmelerini sağlayıp, hukuk alanında büyük reformlar yapılmalıdır. Adalet ve demokrasi herkes için eşit şekilde olmalı...
Çifte standart uygulamaları bizi geriye götürür. İnsanların ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü her zaman öncelikli konular olmalı; Çünkü haklı veya haksız eleştiriler doğruyu bulmamızda yardımcı olacaktır... Özetle herşey güllük Gülistanlık olmayacak, zaten bu topraklarda yaşayan insanlara da kimse dikensiz gül bahçeleri vaat etmedi. Dışardan müdahale edenler 1000 yıllık görevini devam ettiriyor, biz onları eleştirmek yerine, meydan okumak yerine onların çarkına çomak sokmanın yolunu bulmalıyız.
Bununla beraber yapılması elzem olan bir diğer konu ise; hukuk, adalet alanında biran önce insanların güvenini kazanmak ve terazinin şaşmadığına ikna etmektir. Geç kalınması halinde artık yerimizde saymak bile hayal olacak gerileme dönemi başlayacaktır.
Emanet Zai olunca kıyameti bekleyiniz demiş Peygamber'imiz (sas) yani İşi ehline teslim etmediğiniz Zaman... Genel siyasette; politikayı idare edenler; işin ehli kadrolar ve doğru kararlarla herşeyin üstesinden gelebilir. Yerel de ise huzuru birlik ve beraberliği tesis etmek için; başarılı valiler, seçilmişler ve siyasi parti temsilcileriyle aşılamayacak sorun yoktur...
Yerel de devleti temsil eden makam valilik makamıdır. Ve il de insanların devletle barışık olmasını sağlayan halka güven duygusu aşılayan makam yine bu makamdır. O yüzden bu makamlara getirilen insanların ekstra bir çaba sarf etmesi gerekiyor..
.(Başarılı valilere örnek olarak Hakkari valisi sayın Cüneyt Orhan TOPRAK gibi işin ehli insanları gösterebiliriz... Süper vali ünvanı kendilerine çok yakışıyor. Allah başarısını daim etsin.) Hukuk sistemimizin Tam anlamıyla işlediği, Çifte standartların yaşanmadığı, işin ehline teslim edildiği bir ülke dileğiyle.
Dipnot : 2002 deki fabrika ayarlarına dönülmesi durumunda bu ülke çağ atlayacatır. Yenilikçi, reformcu, rengarenk, özgürlükçü bir ülke sloganı hepimizi daha ileriye taşıyacaktır.
