30 Nisan 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara23°C

VİCDAN AYAKLAR ALTINDA İNİM İNİM EZİLDİ

Vicdan ayaklar altında inim inim ezildi

Çağların eskitmediği iğrençle ,yoksullaşan gerçekli çürümüşlük boşluğu bir kez daha derinden derine vurdu. Gerçeklik ve doğruluk hakikaten hukuktan bağımsız tutuldu.

07 Ocak 2015 Çarşamba 11:36

Başarısızlık anlamsızlığın içinde kıvrım kıvrım saklamışlığında ötesinde durdu.Vicdan santim santim ayaklar altında çiğnendi. Demokrasi sağdan sola savruldu, hunharca sistemlerin dayattığı tahripkar ve çirkinlikler içinde yaşamaya mahkum oldu fakat utançtan düğümlenmedi diller, yüzler kızarmadı. Para desteleri üstünde ahlak inşasına giriştiği bir temiz ruhlar ülkesini görmek eziyettir, dinlemek felakettir.Kirli kokmuş senaryolaların olduğu yerde gerçek barınmaz.

Sonrada birileri vicdan iç sesimiz diye haykırıyor. Peki nedir dedikleri vicdan? Dürüstlüğün olmazsa olmazı değimlidir? Freed’un söylediğine göre vicdan insanlığın sosyo psikolojik ve sosyal tarihsel süreç içinde kazandığı bir nesne çeşitli güçlerce yavaş yavaş geliştirip adeta ilk örneksel  nitelik taşıyan ve yeteneksel bir yatkınlıkla kalıtsal bir yol izleyip kuşaktan kuşağa aktarılan bir özdür. Ancak ülkemizde bu nesne ayaklar altında inim inim ezildi. Hatırladıkça insanın göğüs kafesini zorluyor.

12 EYLÜL FAŞİT KURALLARINA DEVAM..!

Dolayısıyla demokratik bir ülkede hukuk ve adalet arıyorsun fakat adaletin egemen olmadığı bir yerdesindir. Yüzyıllardır diktatöryel politikalar ne büyük acılar yaşattı. Çağlar eskitmedi zulüm duvarları zulüm çarkın dişleri körleşmedi. Darbecilere, contacılara eşlik ederek geçmişin iz düşümünde öykündü ve öykünmektedir. Darbecilerin mantığı ve ahlak dokularının akımı günümüzde işlevsel kılmak mümkün olamaz.

Bunlara eşlik etmek  bu topraklara ve bu topraklarda yaşayan halklara ihanettir, dahası emperyalizmle gerici güçlerle iş birlikçiliktir, Anadolu ve Kürdistan realitesini bilmemektir, geleceği karanlığa gömmenin fukaralığıdır. Farklı hesapların peşine düşmek engel olarak  Kürtler parlemento’ya girmesinler diye 12 Eylül kurallarını koymak kimseye yarar getirmez, ciddi endişeler doğurabilir.

Görülüyor ki bu topraklarda ortak yaşamın gerçekleri pek kalmadı gibi gözüküyor. Ortak yaşamın fırsatları yerinde ve zamanında değerlendirilmezse daha da ötesi ortak yaşamın zemini bir daha yakalamak zor gibi gösteriyor ve telafisi yoktur. Bu vebalin altından halklar dahil hiçbir siyasetçi kalkamaz. Ülkenin nereye savrulacağı bile tahmin etmek kestirmek zor. Türkiye’nin elini ayağını bağlayan, farklı yerlere savurtan, başarısız kılan nedenler Kürt sorunu başta olmak üzere kendi iç sorunlarını çözmeyi başaramamış olmasında aranmalıdır. Dış politikaların yönünü belirleyen içerdeki dengelerdir.

Geçmişin olumsuzluklarıyla günümüzün olumluları arasında bir nebzede olsa fark görmek mümkün olamaz. Tahribatlarla kopan zincirler zedelenen ilişkiler yaşanan sıkışma çelişki hakikatsizlikten sonra ülkede siyaset ve iç politika son siyasal gelişmeler tarih tekerrüründe yol almaktadır, özgürlükler konusunda teoride söylendiği gibi pratizm de bir yeterlilik doygunluk yaratılmadığı gibi çözüm süreci ile birlikte Kürdistan’da anaların  gözyaşları hiç dinmedi. Bugün Cizre’de analar ağlıyor.

Devlet yine geçmişte olduğu gibi zor kullanarak tek resmi güce  hükümran olmaktadır. Hukuk sistemi yasalar bu ideoloji üzerinde yoğunlaştıkça yoğunlaşıyor, bu sahneler gittikçe genişliyor. Milliyetçi egemen zihniyetler bunu çok açık ve planlı bir biçimde yürütüyorlar, bu saldırı politikaların yaratmış olduğu tehlike bu günde acıları yaşatacak kadar değer ve önem biçmektedir. Bu da  sürecin hangi tarafını tamamlıyor, ne tarafla örtüşüyor merak konusu.? Sabit Kahraman

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.