Adil Zozani’nin yeni kitabı çıktı
Kaynak:Hakkarihabertv
“Kürt Sorununda Çözüm Parametreleri ve Yöntem”
Daha önce iki Kürtçe romanı ve toplumsal sistem deneyimleri üzerine tarihsel perspektifle kaleme alınmış bir kitabı bulunan Zozani, yeni kitabında Kürt Sorununun çözümüne dair farklı bir yaklaşım ortaya koyuyor.
Kitabı ilginç kılan yanlardan biri de 2015 yılında çözüm süreci akamete uğramak üzereyken Zonani’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a yazdığı iki mektuptur. Zozani, bu mektuplarda sürecin akamete uğraması durumunda yaşanacak toplumsal sıkıntı ve kırılmalara işaret etmektedir.
Hakkâri eski Milletvekili, sosyolog Adil Zozani’nin Erdoğan ve Öcalan’a 2015 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında yazdığı mektupların da yer aldığı kitabında toplumbilim analizlerine yönelmiştir. Kitapta yer alan makaleler ve o zaman ki adıyla HDP şimdi DEM Parti siyasetine yönelik ortaya koyduğu görüş ve öneriler dikkat çekmektedir.
Zozani’nin kitabında yer alan makale ve mektuplar uzun bir zaman diliminde ciddi bir yoğunlaşma sonucunda ortaya çıkmış. Özellikle Türkiye’nin siyasal yapısına ilişkin siyaset sosyolojisi analizinde dikkat çeken çalışmada Türkiye’nin en zengin ve refah düzeyi yüksek olan yerleşim yerlerinde CHP’nin değişmez aktör olduğuna dair ciddi bir sorgulama yapmaktadır.
Zozani, sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi en yüksek olan 76 ilçede CHP’nin sürekli olarak değişmez yerel iktidar oluşunun nedenlerini sorgulamaktadır. Diğer önemli bir makalede de demokrasi kavramı çerçevesinde Türkiye’nin devlet düzenine yönelik değişmezlik algısı tartışılmaktadır.
Zozani’nin kitabında yer alan iki mektup ise çok konuşulacağa benzer. 2013-2015 yılları arasında gündemde olan çözüm sürecinde Hakkâri Milletvekili olarak gelişmeleri yakından bilen Zozani, sürecin akamete uğramak üzere olduğu 2015 yılı bahar aylarından itibaren kaygılarını yüksek sesle ifade eden tek siyasetçi oldu.
Bu dönemde dile getirdiği kaygılar yıllar sonra haklı çıktı. Zozani, tarihe düşülmüş notlar olarak tanımladığı iki mektubu bu kitabında ilk defa yayımladı. Kitaplardan biri 31 Temmuz 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben kaleme alınmış. İkinci mektup ise 12 Ağustos 2015 tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a hitaben yazılmış.
Zozani, Erdoğan’a hitaben yazdığı mektupta; çözüm masasının devrilmesinin toplumsal kırılma ve tahribatlara neden olacağını ifade ettikten sonra şu tarihsel belirlemeyi yapmış: “Bizler, cumhuriyet şemsiyesi altında yaşayan insanlar olarak tarihimizi gözlerimizle gördüklerimiz, yaşadıklarımızla tarif ederiz.
Öyle ki, sokakta her hangi bir insanımızın kolundan tutup yaşadıklarını sorduğunuzda her birimizin ayrı ayrı yaşadıklarının özetini anlatacaktır. Hele ki, soruyu sorduğunuz vatandaş Fırat’ın doğusunda yaşayan biri ise; anlatacakları insanın içini acıtacaktır. Tarihimizi gözlerimizle gördüklerimizden ibaret kılan gelişmeleri ülkemizin kaderi olarak kabul etmek mümkün değildir. Sorumluluk mevkiinde bulunanlar olarak, başta size büyük görevler düşmektedir.
Tarih zorlu süreçlerde sorumluluk mevkiinde bulunan insanları iki şekilde anımsar. Ya Frederik Willem de Klerk örneğinde olduğu gibi büyük fedakarlıklarla toplumu karanlıktan sıyırıp aydınlığa yönlendiren büyük barış insanı olarak anımsar ya da karanlıkta ısrar eden biri olarak tarih sayfaları arasına not eder.”
Cumhurbaşkanına hitaben yazılan mektupta önemli bir tarihsel tespite yer verilmiş, “çözüm masası bir kere kurulduktan sonra masadan kalksanız dahi masa sizi geri çağıracaktır. Aradan on yıl bile geçse masaya yeniden oturmak zorunda kalacaksınız.”
Zozani, cumhurbaşkanına yazdığı mektubu şu satırlarla sonlandırmış: “Şimdi sizin önünüzde bir fırsat var. Siz bu sorunun kalıcı çözümünü sağlayabilecek noktadasınız. Tüm benliğimle ifade etmek isterim ki; siz arzu ederseniz başarırsınız. Yeter ki geleceğe odaklanalım. Geriye dönüp baktığımızda güzel şeyler görmüyoruz. Geleceği yeni nesillere güzel şeyler yaşatmak üzere güzellikler üzerine kurgulayalım.”
Zozani, mektubun yazıldığı günler itibarıyla güncel olan gelişmelerden duyduğu kaygıyla birlikte siyasi aktörlerin gelişmeler karşısında takındığı tavırdan endişe duyduğunu belirttiği mektubunda, Öcalan’a şunları yazmış: “Toplumsal sorunların çözümünde şiddet argümanı anlamını yitirdiği andan itibaren masa kurulmaya başlar.
Şiddetin anlamsızlaşması, kendisini ifade etme imkânı bulamadığı için şiddeti araç olarak kullanmasının anlamsızlaşması şeklinde değerlendirildiğinde yanılgı yaşanır. Tersine şiddeti var eden politikaların anlamsızlaşması durumundan söz ediyoruz. Mazlumlar ile egemenlerin kavgasında çözüm egemenlerin şiddeti var eden tutumdan vazgeçmesiyle mümkün olur.
Egemen olan şunu görecek; her türlü şiddet vasıtası kullanıldığı halde mazlumun iradesi teslim alınamamıştır. Şiddeti var eden politikalarda ısrar etmek çözümün faturasını ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.”
Zonani’nin Öcalan’a yazdığı mektup da şu satırlarla son bulmuş: “Halkımız uzunca bir zaman diliminde çok büyük bedeller ödedi. Artık, bedel ödemenin değil özgürlüğünü yaşayacağı aşamaya gelindi. Sizin fedakârlık ve azminizin son noktayı koyabilecek mertebede olduğunu düşünüyorum. Bu temel beklentiyle sizi özlem ve derin saygılarımla selamlıyorum.”