Çin-ABD fayları eşliğinde "kırılan Ortadoğu"

Çin-ABD fayları eşliğinde "kırılan Ortadoğu"

Kaynak:Hakkarihabertv.com

İran şu an, dışarıdan ziyade içeride çok daha savunmasız ve kırılgan. Yani 1979 İslam Devrimi'nde olduğu gibi hiç olmadığı kadar savunmasız İran.

Hamas'ın gerçekleştirdiği 7 Ekim saldırısına ve İsrail'in İran’a yönelik başlattığı savaşa kadar Tahran'ın; füze cephaneliğine, nükleer silah programına ve bölgesel aktörlere yaptığı büyük yatırımlara karşı ABD'nin Ortadoğu stratejisinin eli ayağı ciddi anlamda bağlıydı. Ve İran Ortadoğu’daki alan hakimiyetiyle-gücüyle Çin’i her alana kanalize ediyordu usta bir menajer gibi. Bu durum Ortadoğu ülkelerinin ekonomik, askeri, teknolojik tüm kodlarını Çin’in eline veriyordu ve ülkeleri Çin’e bağımlı kılıyordu.

Geçmişten bu yana İran’ın yayılmacı tavrını etkili şekilde engelleyecek iki ihtimal vardı. Birinci ihtimal, önceki dört başkanın yaptığı gibi (George W. Bush, Barack Obama, Donald Trump’ın ilk dönemi ve Joe Biden) İran’ı caydırmak için diplomasi faaliyetlerini ve yaptırımları arttırarak kullanmaya devam etmekti. Bu şıkkı seçerek İran topraklarında askeri müdahaleye asla yetki vermedi bu dört hükümet.

İkinci ihtimal; Tahran tüm ambargolara rağmen şartları çok fazla zorlarsa tam ölçekli bir savaş misillemesine girilecekti. İsrail'in İran’a yönelik başlatacağı saldırılar, İran'ın bölgesel tehdit ağlarını söküp atmayı ve “ABD’ye göre” daha güvenli-daha istikrarlı bir Ortadoğu inşa etmeyi planlıyordu. İsrail istenen performansı sergilemekte zorlanırsa da bir vesile ile ABD ve hatta AB de işe dahil olacaktı. Böylelikle; İran'ın Ortadoğu ülkelerinden güç aldığı askeri-siyasi-diplomasi-bürokrasi-ekonomi-STK-basın-medya aktörleri devre dışı bırakılacaktı.

Ortadoğu yeniden şekillendirilecek, güçlendirilecek, İran etkisine taviz veren liderler değiştirilecek ve yeni bir “Ortadoğu Çerçevesi” çizilecekti. Ve Ortadoğu’dan el çektirilen İran’la birlikte Çin etkisi de yok olacaktı. Ortadoğu’dan Akdeniz’e, Akdeniz’den de Afrika’ya ve Avrupa’ya nüfuz eden Çin gerçeği ile acı bir şekilde yüzleşmişti ABD…

Evet İran’ın önünü kesmek için iki ihtimal vardı. İlk ihtimal olan ambargolar ve baskılayıcı diplomatik ilişkiler sonuç vermemişti ve Trump ikinci başkanlık döneminde ikinci ihtimal olan “İran topraklarına müdahale” seçilmişti. İsrail ve İran’ın günler süren karşılıklı füze saldırıları sonrasında ABD’de işin içine girdi ve İran’ın nükleer gelişme alanlarını bombaladı.

Kabul etmek gerekiyor ki İran bu kez kimsenin beklemediği bir karşılık veriyor İsrail’e ve ABD’nin Ortadoğu’daki üslerine. Bu savaşı anlayabilmek için başa dönelim dilerseniz: ABD başkanı Trump’ın Körfez ülkelerine yönelik gerçekleştirdiği ziyaret Trump’ın/ABD’nin “patron geri geldi” mesajını bölgeye vermek içindi.

Çin, yaklaşık on yıldır Ortadoğu’daki politik ve stratejik boşluğu kendi varlığıyla doldurmak ve genişletmek için gayet iyi kullandı. Çin Körfez ülkeleri başta olmak üzere tüm Ortadoğu’ya altyapı, finans ve teknolojik hizmetler sundu. Trump’ın Körfez ziyareti de Pekin’in bölgedeki yükselişini durdurmak ve Körfez’in geleceğini şekillendiren başlıca dış güç olduğunu göstermekti. ABD’nin askerini azaltarak bölgeden çekilmesiyle Çin, Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirdi. Mesela İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini sağladı. Ayrıca Çin, tüm firmalarıyla Ortadoğu’ya adeta yatırım çıkartması yaptı.

Sık sık gidip geldiğim Irak’ta da nereye gitsem Çinli firmalar, mühendisler, iş insanları karşıma çıkıyor çünkü Çin için Ortadoğu şu başlıklar açısından çok önemli:

1)Körfez, Çin’in endüstriye dayalı ekonomisini sürdürebilmesi için ihtiyacı olan enerjiyi sağlayabilir. Çin halen petrol ihtiyacının yarısından fazlasını bu bölgeden karşılıyor. Uzun vadeli enerji temini için Körfez ülkeleri vazgeçilmez.

2)Ortadoğu, Doğu Asya’yı Avrupa ve Afrika’ya bağlayan jeopolitik bir koridor. Çin, Kuşak ve Yol girişimi ile Çin’den Avrupa’ya ve Afrika’ya uzanan deniz ve kara ticaretini elinde tutmak ve böylece bölgedeki limanlara, lojistik alanlara ve ticari bölgelere ulaşmak istiyor. Ve bölgedeki teknolojik yatırımları (Dijital İpek Yolu) ile büyük gelirler elde ederek teknoloji sektöründe yaklaşık 600.000 kişiye istihdam sağlamayı planlıyor. Bu yönde şu örneği verebiliriz; Çin şirketi Huawei, 2022 yılında Suudi Arabistan’da bulut bilişim ve yüksek teknoloji geliştirme anlaşması yaptı. Bu anlaşma Çin’in Ortadoğu’daki en önemli diplomatik başarısıdır.

3)Çin bölgedeki etkinliği sayesinde ABD’nin yaptırımlarını zayıflatarak etkinliğini azaltmak istiyor. Kendisine uygulanan ambargo ve yaptırımları Çin üzerinden aşan İran, petrol ihracatının yaklaşık %90’ını yine Çin üzerinden yapıyor ve Çin bankaları aracılığıyla ticaretini devam ettiriyor. Yani ABD’nin kapattığı ön kapıdan olmasa da arka kapıdan (Çin üzerinden) dünyaya açılıyor ve kazanıyor İran.

Ve tüm bu şıklarla birlikte Çin, bölgede ABD’yi güvensiz, istikrarsız ve çıkarcı olarak gösteren yoğun bir strateji izliyor. ​

Çin ayrıca Ortadoğu’daki etkisini artırmak için teknolojisini yayılmacı bir “virüs” olarak kullanıyor. Çin, yapay zekâ destekli teknoloji yoluyla devlet kurumlarına giriyor ve verilere sahip oluyor, bu devletleri teknolojik alanda kendine bağımlı hale getiriyor, iletişim teknolojisi devlet faaliyetlerinin ayrılmaz bir unsuru haline geldiğinde ABD’nin rekabet gücünü azaltıyor, yatırım yaptığı bölgelerde veri-finans-güvenlik gibi alanlarda vazgeçilmez olunca kendi para birimini kullanmayı ve böylece doların küresel piyasadan silmeyi amaçlıyor.

Tüm bu sebeplerden dolayı Trump ilk yurt dışı ziyaretini Ortadoğu’ya yaptı ve ilk askeri saldırısını Çin’in destekçisi İran’a gerçekleştirdi; &“duvar sana diyorum gelinim sen anla” der gibi. Trump yönetiminin bu yaklaşımı Suriye politikalarında da görülmekte. Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararı, Obama’nın Çin-Rusya-İran’a devrettiği alana yeniden girileceğini gösteriyor.

Pekin, iç savaş boyunca Esad’ı BM’de korurken Suriye’nin yeniden yapılanma sürecine de önderlik etmeyi planlıyordu. ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırması, Suriye’nin kredi alabilmesinin önünün açılması, ABD ve diğer ülke firmalarının Suriye’de yatırım yapmaları Çin’in bölgedeki tekelleşmesini engellemeye yönelik elbette. Peki bundan sonra ne olur? Kısa sürede bir huzur iklimi beklemiyorum Ortadoğu’da zira herkes açtığı kartlar doğrultusunda olumlu veya olumsuz olarak bu fırtınadan bir etki alacaktır.

Kimi kazanacak, kimi kaybedecek, kimi de yitip gidecek bu fırtına sonunda. Görünen o ki bu saatten sonra savaşlarla birlikte iç çekişmeler ve çatışmalar iklimi de hakim olacak Ortadoğu’ya zira ABD’nin Ortadoğu’yu kendisi için çizdiği sınır-yönetim-yönetici düzenine getirebilmesi için mevcut dengelerin içeriden bozulması ve yeniden içeriden kurulması gerekebilir.

Mesela kim vurduya gidecek; suikastler, çatışmalar, terör saldırıları, patlamalar bekliyor olabilir Ortadoğu’yu…

HABERE YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.