Altay Caddesi üzerinde bulunan sendika binasında bur basın açıklaması yapan Lokman Özdemir, DİVES Diyanet ve Vakıf emekçileri olarak yıllardır ekonomik açıdan oldukça zor durumda yaşadıklarını belirten Özdemir, hiç bir milli, dini ve hafta sonu tatil haklarının olmadığını söyledi. Tüm iş kolu çalışanlarının ekonomik ve özlük sorunlarının çözümü, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için var olduklarını anlatan Özdemir, kendileri özverili ve onurlu bir şekilde çalışırken, birileri kaydırılarak yönetim kademelerine getirildiğini ifade etti.
Özdemir," Güçlerimizi birleştirmezsek, düşük ücretle ve izin bile kullanmadan çalışmaya razı olacağız. Çalışma koşullarımız daha da ağırlaşacak, iş güvencemizde, elimizden alınacak. Diyanet ve vakıf emekçileri olarak, bizler dürüst, onurlu ve insanca bir hayat sürdürmek istiyoruz. Kamu emekçilerinin ağırlaşan sorunları gittikçe devam etmektedir. Bu sorunların başında tedavi giderleri gelmektedir. Yaklaşık bir buçuk yıldır, tedavi giderlerimiz ödenmemektedir. Din görevlileri çok ağır koşullarda görev yapmaktadır. Bunların başında Doğu ve Güneydoğu bölgesinde görev yapan din görevlileri, otuz yıldır, savaş çatışma ve operasyon ortamında görev yapmaktadırlar. Bu kirli savaş ortamında elliye yakın imam arkadaşımız yaşamını yitirdi. Son olarak da Mardin in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde köy korucuları tarafından kırk dört insan katledildi. Katledilenler arasında köy imamı da bulunmaktadır. Kırsal ve köylerde görev yapan hiç bir din görevlisinin can güvenliği yoktur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, hastane ve doktor sıkıntısı olduğundan dolayı din görevlileri ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler hastalandığında ya bölge hastanesine yada Ankara gibi yerlere sevk etmek zorunda kalınıyor. Tedavi giderlerinin zamanın da ödenmemesinin sebebi, IMF politikası ve otuz yıldır yaşanan kirli savaştır. Bu kirli savaş sürecinde örtülü ödenek ve savaş masrafları olmak üzere 500 milyar dolar civarında harcama yapılmıştır. DİVES ve Kamu emekçileri olarak savaşa karşıyız. Bir taraftan dünya genelinde yaşanan krizi bahane edip yüz binlerce emekçiyi işten atmaktadırlar.Diğer yanda her türlü emek karşıtı. Yasaları bu sürede rahat bir biçimde parlamentolardan geçiren kapitalistler ve onların yereldeki temsilcileri emeğin karşılığı ve tedavi giderlerini zamanında ödememektedirler. Oysa hepimiz biliyoruz ki kriz kocaman bir yalandır. Gerçek olan şu ki, dünyadaki kaynaklar bir avuç kesimin elinde, dünya devletlerinin çoğunluğu bu kesimin emrinde çalışmaktadırlar ve onlara göre yasalar çıkarmaktadırlar. Emekçilere zam, yokluk ve açlık reva görülürken, savaş harcamalarına sınırsız kaynak aktarılmaktadır. Peki, bu nasıl bir kriz ki, bombalara, savaşa para bulunuyor da aç olan insanlara ve emeğin karşılığını isteyenlere kriz bahane edilmektedir. Bu nedenle diyoruz ki savaş çözüm değildir. Çözümün yolu barıştır. Savaşa aktarılan kaynaklar halkın ve emekçilerin hizmetine sunulmalıdır" dedi. (Hakkarihabertv-Feyzullah Taş)
