• BIST 10248.2
  • Altın 2392.404
  • Dolar 32.3509
  • Euro 34.7737
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 14 °C

Kızılban Şivan Perver'i yazdı...

Kızılban Şivan Perver'i yazdı...
O bir çevreci, O bir yazar, O bir demokrat, O doğrunun ve haklının sembolü, O bir Hakkari sevdalısI, Usta kalem Nevzat Kızılban bundan böyle en cesur yazılarıyla Hakkari Haber TV de.

Ülkemiz, bu yıl ortalarında genel seçimlere gidiyor. Hükümet, Muhalefet ve Militarizmin hesapları var. Seçim tarihi yaklaştıkça satrancın hamleleri gibi, siyasetler taraftar kazanma yarışına hız verirler. Ellerindeki, eteklerindeki taşları/piyonları birer, birer oyuna katarlar.

Darbeci Militarizm ülkede kaos planı ile devrede olduğu iddia ediliyor. Nasyonalist muhalefet, ırkçı Muhalefet dün olduğu gibi halkları korkutarak tabanını genişletme çabasında, Hükümet ise sahip olduğu sosyal, kültürel ve ekonomik imkanları devreye sokarak oylarını arttırma arayışındadır.

Aklınızda kocaman bir soru işareti oluşturduğumun farkındayım. Darbeci Militarizm, Nasyonalist Muhalefet, ırkçı Muhalefet ve hükümet dört kategori, burada evrensel değerler görünmüyor, yerel ve bölgesel, geri değerler bulunuyor/görebiliyoruz.
Hükümet, 2007 yılı genel seçimlerinde Barış ve Demokrasi sözlerini diline pelesenk yapmış, bu özlemi duyanlardan, başta da Kürt halkından oy koparabilmişti. O argümanları eskitti/ harcadı, bu seçim sürecinde kullanacağı, daha sonra, geçmiş deneyimlerden anlaşıldığı kadarı ile buruşturup çöpe atacağı argümanlar üzerinde durmak istiyorum.

Nasyonalist muhalefet şaşkın ördek misali, sosyal katmanlara ne mesaj vereceğini her zamanki gibi tereddüt içindedir. Darbeci Militarizmden kopamıyor, emek sınıflarına yakın durmak istiyor, statükoyu devam ettirme çabası içinde, farklılıkları imha sürecini sürdürerek oylarını da alma derdindedir. Kullandığı sosyal, siyasal argümanlar itici/dışlayıcı, kapsama alanı içinde tutmakla tehdit/korkutma yolunu deniyor. Demokrasi ve Özgürlük söylemi ile statükocu tarzı bir arada sürdürme çabası, kafaları karışık, yerellikten kurtulamıyor.

Hükümet, iktidarın nimet ve imkanları ile Hiçbir zaman uygulamayacağı, yasal zeminde karşılığı olmayan mesajlarını gittikçe netleştiriyor. 2007 yılında barış ve özgürlük sözleri nasıl havada kaldıysa, bugünkü mesajlarının da uygulanabilirliği şaibeli olmaya mahkumdur. Ama oltasını sağlam tutup derinlere daldırıyor, bulduğu, oltasına takılan sazanı yakalıyor.

Cumartesi anneleri ile bu bağlamda görüşmeler yapıldı. Statükonun, sistemin yuttuğu, yitik evlatları yıllarca aramaya devam ettiler, göz yaşları kurudu, her birinin yürek burkan, acılı bir hikayesi vardır. Onların bu feryadı kamuoyuna yerleşti, duyuldu, geçen güne kadar bir tek iktidar bağrı/yüreği yanık anneleri duymazdan, görmezden geliyordu. Şimdi ise iktidar o anneleri duymuş gibi yaptı, çünkü kamuoyu oluştu. Halk o anneleri duydu.

Bu durum nasıl/hangi, ahlak/inanç kriterine göre değerlendirilmelidir. Aradan uzun yıllar geçmiş, her Cumartesi ağlamaktan göz pınarları kurumuş, o bağrı yanık anneler Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelip sesini Hükümete duyurmak, haklı talepleri, çocuklarının akıbetini sormak için bir yetkili arıyorlardı. Karşılarında polis copu, gaz bombası, tazyikli su, yerlerde sürükleme, gözaltı ve cezaevi dışında kimseleri bulamadılar.

Şimdiki durum çok farklı, iyi niyetli olmayı umut etmek istiyorum ancak tarih, yaşananlar buna imkan vermiyor. Nitekim faili meçhulleri araştırmak amacıyla başlatılan çalışmalar bu durumun bir seçim argümanından öteye anlam taşımadığını gösteriyor, umut ederim ki gelecek beni yanıltır ve kapsamlı, bütün boyutlarıyla tarafların da içinde yer aldığı ciddi bir hakikatleri araştırma kurumuna dönüştürür ve sonuç alırlar.


Kürt halkı Yüz yılı aşkın özgürlük mücadelesi veriyor. Dindaşları tarafından dört bir yanı sarılmış, dili, kimliği, kültürü yasak edilmiştir. Kürt halkı bütün baskılara rağmen değerleri için direnmiş, ağır bedeller ödemiştir. İran'da katliamlar devam ediyor, Irak'ta soykırıma uğradığı tescil edildi. Suriye'de kimliksiz, katliamlar devam ediyor, Türkiye'de siyasi ve kültürel soykırım devam ediyor. 1925 yılından bu yana katliamlarla bugüne gelindi. Her yeni güne bir toplu mezar haberi ile uyanıyoruz. Özgürlük ve Demokrasi mücadelesi/talebi ile sokakların hareketi dinmedi. Halk ayakta, iktidarın cevabı gaz bombaları, tazyikli su, gözaltı ve cezaevi oldu. Cezaevleri seçilmiş Kürt siyasetçilerle doludur. Demokratik açılım iktidarın dilinde pelesenk olmuş, yasal ve anayasal Hiçbir kırıntı bile ortalarda yoktur.


İktidarın Kürtlerin oylarına da ihtiyacı var, o oyları almak için bin bir türlü politika devrede, din/inanç, ekonomi, yasal altyapısı olmayan TRT6, sosyal imkanlar ve en son olarak da sistemin 40 yılını yurt dışında yaşamaya mahkum ettiği ses sanatçısı ŞIVAN PERWER olmuştur. Şıvan her Kürdün sevdiği bir sese sahip, sesi ile özgürlük özlemini diri tutan CİGERXWİN'in bestelerini de seslendirdi. O bestelerle meşhur oldu. Kürtler onu sevdi, iktidar da bunu çok iyi biliyor, bunu kullanmaya da kararlı görünüyor. Bakanlar düzeyinde bugüne kadar çeşitli görüşmeler yapıldı. Bunların tümü Şıvan'ı politik, yanlı ve halkımızın geleceği açısından da yanlış arenaya çekmeye yönelik olmuştur. Nedeni; Kürt halkı tarihinde ilk defa ulusal birliğe ulaştı. Demokratik- Örgütlü bir halk meydana geliyor ve kurumlaşıyor. Sistemler/statükolar bu meydana gelen yapıda çatlaklar, ayrıştırmalar, bölünmeler yaratma çabasındadır. İktidar/sistem, Kürtleri evrensel değerlerden uzak tutma, o değerlerle yapılanmasını engelleme çabası, mücadelesi içinde olmaktadırlar.

ŞIVAN PERWER'e iktidar bu rolü ve görevi vermiş olabilir. Halen ülkesine/baba ocağına gelemeyen, iktidarın/sistemin, haksızlığın ve hukuksuzluğun, Kürtlere ayrımcı yaklaşımın/uygulamanın etkisi ile sürgünde kalma mecburiyetinde bırakılmıştır. Bu gerçeği Şıvan kendisi dile getiriyor, onun gibi binlercesi bu nedenlerle mağdur, sürgün hayatı yaşıyor. İktidarın şirinliği, Şıvan'da ne oldu da birden bire parladı. Bunu yüksek sesle dile getirmeliyiz Amed'in meydanında iktidarın temsilcisi bu şekilde bağırıyor,''ŞEKERE GEL, ŞEKERE'' ... halkımız buna gelir mi? Benim tanıdığım yüreği yanmış, acı ile yoğrulmuş, mücadele içinde kazandığı onurlu kişilikle bağrına taş basar, ''ZEHİRLİ ŞEKERE GELMEZ''...Avcı Kekliği, kafesten uçup özgür olduğunda onurlu, değerli ve anlamlıdır

Bu haber toplam 5140 defa okunmuştur
Etiketler: ,
  • Yorumlar 10
  • Facebook Yorumları 0
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    Diğer Haberler
  • Hakkari zabıtasında hijyen denetimi02 Mayıs 2024 Perşembe 09:35
  • Marunis köyü sakinleri Rûdaw'a konuştu02 Mayıs 2024 Perşembe 09:04
  • Hakkari İl Genel Meclisi üyeleri köy ziyaretlerinde02 Mayıs 2024 Perşembe 08:53
  • Van 1 Mayıs “Emek bizim söz bizim” *01 Mayıs 2024 Çarşamba 15:38
  • Hakkari ilçelerinde elektrik kesintisi olacak01 Mayıs 2024 Çarşamba 13:46
  • Herkes "tavuk ve horoz almaya koştu"01 Mayıs 2024 Çarşamba 13:22
  • 29 yıldır boş olan köylere geri dönüş hazırlığı01 Mayıs 2024 Çarşamba 10:15
  • Zabıta ekibinden okul önünde plastik kasis01 Mayıs 2024 Çarşamba 10:12
  • 2 asker şehit oldu, 2 asker yaralı01 Mayıs 2024 Çarşamba 09:40
  • Eş Başkanlardan 1 Mayıs mesajı01 Mayıs 2024 Çarşamba 08:11
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Hakkari Haber TV | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel :
    Feyzullah TAŞ- 0.(505) 440 39 66
    Savaş TAŞ - 0.(545) 864 4868
    YUSUF TAŞ- 0.(544) 346 1740 | Haber Scripti: CM Bilişim