SİLBAŞTANLAR VE ÖNCE-ŞİMDİ-SONRA TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Kaynak:Yaşar İçen
ÖNCE Mİ?
“Terörsüz Türkiye” mottosu öyle değerli bir karşılık buldu ki, Ortadoğu halkları da bu mottoyu sahiplenerek zirveye taşıdı ve “Terörsüz Bölge” talep etti Türkiye’den zira bu talebe karşılık verecek tek ülkenin Türkiye olduğunu gayet iyi biliyorlar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 te yaptığı çağrı ile tarihi bir kapı açıldı.Hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu çağrıyı sahiplenmesi ve güç vermesi olayı farklı bir boyuta taşıdı.Çağrının yapıldığı ilk günden, PKK nın fesih açıklamasının okunmasına kadar toplum altı gruba ayrılmıştı:
1)“bu çağrı asla gerçekleşmez” diyen umutsuz ve karamsarlar.
2)saha da destekliyor-muş gibi görünüp arka planda baltalamaya ve topluma karamsarlık aşılamaya çalışanlar.
3)“mutlaka olacak ve olmalı” diyerek başından beri inançla,azimle,canla başla emek verenler.
4)“terörsüz Türkiye kapısından geçmiyoruz geçenleri de vatan haini ilan ediyoruz” diyen kaostan ve kandan beslenenler.
5)“ne şiş yansın ne kebap” mantığını güderek sahada sessizliğe boğulup arka taraftada hem olsun diyenlerle hem de olmasın diyenlerle görüşenler.
6)“Allah Bahçeli’den razı olsun yaptığı çağrı çok değerli inşallah gerçekleşir” diyen umutlu Kürtler.
ŞİMDİ Mİ?
Şimdi 3 grup var.
1)Umutluyuz ve “Terörsüz Türkiye” yolunun neferiyiz diyenler.
2)Asla kabul etmiyoruz diyenler.
3)Ya bir sorun çıkarsa diyerek her iki tarafa yakın görünmeye çalışan “puslular”.
Velhasılı kelam MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi 2016’dan bu yana yakinen takip ve analiz ediyorum,çalışıyorum,yorumluyorum,yazıyorum.Ve o tarihten geldiğimiz bu noktaya kadar yazıp zikrettiğim her cümlemde beni hiç yanıltmadı Devlet Bahçeli,tıpkı yıllar önce yazdığım; “Farkında Mısınız Milliyetçi Hareket Partisi Herkesten ve Her Şeyden Önce Türkiye Yüzyılı’na Giriş Yaptı-Türkiye Yüzyılı En Çok MHP’ye Yakıştı” başlıklı yazılarımda olduğu gibi.
Bahçeli ülkücü kökenli bir siyasetçi olmasıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu çekirdeklerini bünyesinde taşıması sebebiyle bölgenin her detayına ve kodlarına hakim.
Aslen Siverekli büyük ve kadim bir ailenin ferdi olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,22 Ekim 2024 tarihinde yaptığı milat niteliğindeki çağrıdan sonra,çok daha büyük bir sevgi ve dua selinin sahibi oldu.
Bahçeli ile başlayan ve aylardır süren istişare, sabır,dua,destek çabalarına PKK’da kendisinden beklenen “kendisini feshetme kararını” alarak olumlu cevap verdi.Fesih kararının açıklanması çok önemli olmakla birlikle “bunun bir son değil bir başlangıç olduğu” unutulmamalıdır.Bundan sonrası büyük ihtimalle karşılıklı olarak kademeli bir şekilde devam edecek ve devlet mantığıyla yürütülecek “kurumsal” görüşmeler olacaktır.
Dediğim gibi bundan sonraki süreç “herkesin karışıp konuşmayacağı,kendini ön plana atmayacağı,kendince yorumlar yapmayacağı hassas teraziler eşliğinde” yürütülmeli.Bilhassa da yapılacak yorumlarla ve karşılıklı polemiklerle işin ciddiyetinin sulandırılmasına izin verilmemeli.Bir kesim siyasetçi karşılıklı polemiklerle “şanını yürütmeye çalışırken” diğer bir kesimin de ağzından fazlasıyla işittiğimiz “Sayın” tabiri kulak tırmalıyor.Mevsimin kıştan bir an da kurak yaza geçmesi nasıl ki “inandırıcı ve sağlıklı” değilse karşı kutupların bu denli “Sayın” kelimesini kullanması halkta antipati yaratıyor.Nasıl ki kıştan ve yazdan sonra uyumlu geçişleri sağlamak için baharlar varsa böylesi siyasi iklim değişikliklerinde de yavaş yavaş,kurumsal duruşlar eşliğinde,samimiyetle,ikna olarak ve ikna ederek atılmalı adımlar.
“Terörsüz Türkiye ve Bölge” miladının en önemli mihenk taşlarından biri de SİLBAŞTAN başlığı bana göre zira sözler ve yazılar çabuk unutulur fakat “yüzlerin hafızalarda bıraktığı hatıralar asla unutulmaz”!
Bu yüzler ile her karşılaşma geçmişin acılarını,travmalarını,kavgalarını,sözlerini tazeler zihinlerde bu nedenle kutuplaşma refleksini tekrar tekrar aktifler bilinçaltı.Ve “sen geçmişte bunu demiştin-şunu yapmıştın” diyen toplumlar o yüzlerin geçmişini sürekli gündeme getirerek inandırıcı olmadıklarını savunurlar.Bu nedenle yeni yeni Kürt; siyasetçilerin,yazarların,konuşurların,sivil toplum kuruluşlarının önü hızla açılmalı.
Türkiye’yi merkezine alan,dokunan,gören,anlayan,üreten,canlı rol modellere ihtiyacı Kürtlerin.
SONRA MI?
Silahların nerede,kime,ne şekilde bırakılacağı bekleniyor.Başından beri desteğini esirgemeyen Kürtlerin Kadim Başkanı Masoud Barzani’nin bu konuda da insiyatif alması bekleniyor.Silahlar bırakıldıktan sonra büyük ihtimalle Türkiye’den yeşil bir kart açması beklenecek.Ve bu durum kademeli görüşmeler/kart açmalar eşliğinde bir süre daha devam edecektir.
Onlarca yılın sonunda ve neredeyse her aileye düşen ateşler nedeniyle elbetteki her şey bir anda güllük gülistanlık olmayacak.Sabırla,empatiyle,emekle,azimle,yan yana yürümeye ve bu minvalde hazırlanacak “herkese hitap eden” bir anayasaya acilen ihtiyacı var Türkiye’nin.
Toprak(devlet),yağmurun her damlasını(her vatandaşını) “eşit hasretle ve sevgiyle” kucaklayıp zengi ve kadim köklerine sindirmeyi oradan da can damarlarına zerk etmeyi bilmezse;bulutun getirdiği bereket değil felaket olur…
Unutmadan sıcağı sıcağına söyleyeyim;mevcut kayyumların durumu öncelikli olarak yeniden masaya yatırılmalı.
Madem ki her kesimin desteklediği önemli bir kapıdan geçiyoruz bundan sonraki süreçte de “herkesin desteklediği yasal uygulamalar” hayata geçirilmeli.Düşünülen af yasası toplumun yüreğine çektiği kırmızı çizgileri ihlal etmemeli.
Basın ve medya bu konuda;abartıdan ve popülizmden uzak,sağduyulu,realiteler doğrultusunda yapıcı bir tavır sergilemeli.
Silbaştan Yüzler başlığıyla birlikte önemsediğim bir diğer öncelikli başlıkta kalkınmayı sağlamak.İnsanlara iş,eğitim,refah,gelecek hayalleri gibi kaybetmekten korkacağı şeyleri vermezseniz topluma ve ülkeye çok şey kaybettirirler!Bu mantık çerçevesinde Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin terörle mücadeleden sonra kalkınma mücadelesinde de başarılı olması gerekiyor.Kalkınma olmazsa terör örgütlerinin biri gider bini gelir.