Türkiye’nin Huzuru Diyarbakır toplantısı

Türkiye’nin Huzuru Diyarbakır toplantısı

Kaynak:Yaşar İçen

İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya “Türkiye’nin Huzuru Diyarbakır” ve “Muhtarlar Günü Toplantısı” vesilesiyle 20 Ekim Pazartesi Günü Diyarbakır’daydı. Gönlü aşkla dolanın; gözü, kulağı, ömrü aşka dair damlaları aramakla ve toplamakla geçer.

Bölge insanı da bu misal şimdi ve Ankara’ya pür dikkat kesilerek zikredilen her cümle ile “Türkiye Yüzyılı Aşkı”nın beslenip büyütülmesi temenni ediliyor. İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’da yüreklerdeki aşka hitap etti Diyarbakır’da.

Bakan Yerlikaya mesajlarını; Diyarbakırlılarla birlikte tüm Türkiye’ye, dünyaya ve elbette ki “kendi kademelerine” de verdi. Zira Terörsüz Türkiye’nin yüreklere yerleşmesi, güçlenmesi, kök salması ve halkın tam desteğini alabilmesi için bu vizyona en başta bürokrasi kademeleri eşlik etmeli.

Dilerseniz İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın “Türkiye’nin Huzuru Diyarbakır” konuşmasının özetini anımsayalım: “Bu toplantıları yapmamızın nedeni; çocuklarımıza huzurlu yarınlar bırakmak için attığımız adımları değerlendirmek ve kararlılığımızı bir kez daha ilan etmektir. 783 bin kilometrekarelik vatan toprağında aynı aşkla, aynı şevkle, aynı hizmet azmiyle yürüyoruz. Bu yolun vizyonu Türkiye Yüzyılı, hedefi “Büyük ve Güçlü Türkiye”, hedefe giden yolun tamamlayıcısı da ‘’Terörsüz Türkiye’’dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ‘Terörsüz Türkiye’ gibi tarihî ve milli bir süreci Türkiye Büyük Millet Meclisi Çatısı altında, siyasi partilerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla ve aziz milletimizle birlikte yürütüyoruz.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE: Yaşama hakkının, huzurun ve güvenliğin teminat altına alınması demektir. Milli iradenin kayıtsız şartsız hâkimiyetidir. Silahların değil, sözün konuştuğu bir Türkiye’dir.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE: Üreten, istihdam sağlayan, bölgesel kalkınmayı gerçekleştiren bir Türkiye’dir. Ülkemizin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin devamıdır.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE: Türk’ün de Kürt’ün de, her inanç ve kimliğin kardeşçe yaşadığı bir vatan demektir.

Bu çerçevede TERÖRSÜZ TÜRKİYE: Sadece bir güvenlik projesi değil huzur, kalkınma ve kardeşliğimizi büyütme projesidir. Bir medeniyet hedefidir. Ancak görüyoruz ki; böylesine büyük bir hedefe doğru ilerlerken bu süreci saptırmaya çalışan ve sabote etmek isteyen aktörler de sahne alıyor. Terörsüz Türkiye, bir “milli mücadele” sahasıdır.

Bu sahada terör sevicilerine, terör propagandası yapanlara, kardeşliğimize musallat olan aparatlara kesinlikle yer yoktur. Hiç kimse; gece-gündüz demeden fedakarca görev yapan, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için huzur ve güvenliği için canından geçen, serden geçen polisimize, “düşman” deme alçaklığına cüret edemez. Buna müsaade etmeyiz! Türkiye Yüzyılı’na yürürken; provokasyonlara teslim olmayacağız. Evelallah bu irade oldukça ve bu kardeşlik yükseldikçe hiçbir güç milletimizin önünde duramaz, DURAMAYACAKTIR!” …

MENFAAT ÇANLARI ÇALIYOR DİKKAT!

Bakan Yerlikaya’yı dinlerken “aparatlar” üzerinden uzun zamandır zihnimde biriktirdiğim cümleleri anımsadım. Küçük de olsa bir kesim var, Terörsüz Türkiye’den nemalanmak isteyen ve “asla bensiz olmaz” diyen. Bu kesimin daha düne kadar “kurucu önder onurumuzdur, irademizdir, onsuz barış olmaz, o ne derse koşulsuz uygularız” dediğini de biliyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de geçtiğimiz günlerde bu kesime kinayeli bir “hatırlatma” ile seslendi; “kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bizim için esastır ve bunun dışındaki hiçbir teklifin, sözün, tezin bizde karşılığı yoktur…” Aslında Sayın Bahçeli tam olarak şunu söyledi o kesime; “kurucu önder dediniz biz de dikkate aldık ve huzuru inşa etmeye başladık. Peki siz neden kurucu önderinizi dinlemiyorsunuz? Kurucu önderiniz susun diyor, eleştirmeyin diyor, koşulsuz destekleyin diyor, silahları bırakın diyor, Türkiye Yüzyılı’nda toplanın diyor. Neden karşı geliyorsunuz? Asıl amacınız nedir?”

GERÇEK PAZARLIKÇI KİM?

“İmralı ile pazarlık yapıldı/yapılıyor” diyenlere şunu söylemeli; İmralı ile bir pazarlık yapılmadı ve yapılmayacak fakat asıl pazarlığı “kurucu önderine” sırtını dönen, kararına uymayan, bu yola taş dökmeye çalışan “aramızdakiler” yapmaya çalışıyor! Ve bu kesim menfaat noktasında ikiye ayrılıyor:

  1. İş dünyası, STK, siyaset, kanaat önderi denilen kesimden bazı isimler söylemleriyle “kasten” Terörsüz Türkiye karşıtlığı sergiliyor ve bu tavırla şu mesajı veriyorlar AK Parti’ye; “beni ikna edin, maddi-siyasi taleplerimi karşılayın, belediye başkanlığı-milletvekilliği sözü verin o zaman susarım ve Terörsüz Türkiye’yi desteklerim.” Bu kesim tahmin ettiğinizden çok daha fazla sayıda, çoğu bir makama sahip ve bu makamlar sayesinde her mecrada karşıtlık zehrini topluma aşılıyorlar bu nedenle acilen önlem alınmalı.

2. “Kurucu önderin heykelini dikeceğiz” diyen subliminalciler. Bu kesim derin okuma gerektiriyor. Öncelikle kimin heykeli dikilir diye sorarım size. İhanetle kendi hikayesini yazmak isteyenler tarih boyunca istisnasız şunu yaptı; önce kutsalına tapıyormuş gibi göründüler, sonra onu mağdur edilmiş olarak gösterdiler ve sözde hakkını savunuyormuş gibi yaptılar, daha sonra kendi elleriyle kurban ettiler ve heykelini diktiler. İşin sonunda da sabah akşam o heykele yazdıkları hikayelerle kendilerine güç devşirdiler! O halde “kurucu önderin heykelini dikeceğiz” diyenler sizce ne demek/yapmak istiyor?

Ayrıca bu kesim neden sık sık kurucu önderlerini kamuoyunun gündemine taşıyor “olmadık talepler” üzerinden? Bunun asıl sebebi elbette ki yıpratma. “Sözde” heykelini dikme ve yüceltme sloganlarıyla aslında sanılanın tam aksine “kurucu önderleri”ni siyaseten etkisizleştirmek, 27 Şubat açıklamasını görmezden gelerek sağıra yatmak ve kamuoyu önünde itibarsızlaştırmak niyetindendir. Bu kesim yarattığı karşıtlık ve polemik tavırlarıyla-söylemleriyle bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor;

a) Devlet, hükümet, TBMM’nin elinden huzur sürecinin dümenini alıp kendi kontrolünde yürütmeye çalışmak. b) Heykel dikme protokolünü uygulamak.

22 EKİM “TERÖRSÜZ TÜRKİYE MİLADI” KUTLU OLSUN

Bir yıl önce bugün tarihe önemli bir not düşüldü, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli tarafından. Kimsenin beklemediği o çağrının bu seviyeye geleceğine bir avuç insandan başka kimseler ihtimal vermiyordu. Ve gelinen noktada o çağrının samimiyeti, gücü, kararlılığı her geçen gün daha da perçinlenerek Türkiye ile birlikte bölgenin de huzur, umut kapısı oldu. Terörsüz Türkiye, Terörsüz Bölge beklentisine döndü Ortadoğu halklarının kalbinde. Bu yolun kolay olmayacağı, kösteklerle dolu olacağı, nemalanmak isteyenlerin yol haritasına müdahale arzuları daha yolun başında biliniyordu. Lakin tüm zorluklara rağmen pes edilmedi. Tam aksine daha da güçlendi çünkü tüm dünya savaşlar eşliğinde kavrulurken sen-ben-o değil BİZ diyenler ayakta kalacaktı. Ve Türkiye 1 yıl önce bugün BİZ demeyi tercih etti.

O HALDE HEP BİRLİKTE DEVAM…

HABERE YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.