Ücretli öğretmenlik gerçeği: Hakkâri’de sessiz bir çöküş
Kaynak:Feyzullah Taş
Hepimiz çok iyi biliriz:
Tıp eğitimi almamış birine muayene olmazsınız. Hukuk fakültesi okumamış birine davanızı teslim etmezsiniz. Çünkü her mesleğin bir uzmanlığı, bir birikimi, bir vicdani sorumluluğu vardır.
Peki söz konusu çocuklarımız olduğunda neden aynı hassasiyeti göstermiyoruz? Neden eğitim bilimlerinden geçmemiş, pedagojik formasyon almamış, alanına yeterince hâkim olmayan kişileri “öğretmen” diye sınıfa gönderiyoruz?
Adına da “ücretli öğretmenlik” diyerek, yarayı süslemeye çalışıyoruz. Gerçek şu ki Hakkâri bir süredir ücretli öğretmen cennetine dönmüş durumda. Ancak bu “cennet” öğrencilerimizin geleceği için her geçen gün cehenneme dönüşüyor. Bugün ortaokul ve lise çağındaki çocuklarımızın bir bölümünün dört temel matematik işlemini yapamadığını, okuma-yazmada zorlandığını, okuduğunu anlamadığını tüm eğitimciler görüyor, biliyor, yaşıyor.
Bu tablo bir kader değil; yanlış politikaların, günübirlik çözümlerin, “idare edin” anlayışının eseridir. Çocuk dediğimiz, hayata en açık penceredir. Kişiliğinin, zihinsel gelişiminin, akademik temelinin atıldığı yıllardan bahsediyoruz.
Bu yıllar deneme yanılma dönemi değildir. Ama biz bu çocukları, alanında uzman olmayan kişilere teslim ederek onların geleceğini tehlikeye atıyoruz. Bu yükü de, adı ne olursa olsun, hiçbir ücretli öğretmenin omzuna bırakamayız. Çünkü sorun bireylerde değil; sistemi böyle kuranlaradır.
Peki 360 öğretmen ataması?
Bazıları bunu büyük bir adım gibi sunmaya çalışıyor. Ama sahadaki gerçek çok daha serttir:
Hakkâri’nin öğretmen açığı için 360 atama, yara bandı bile değildir.
Kanayan bir yaranın üstüne küçük bir pamuk koymak gibi bir şeydir. Bu şehrin binlerce öğrencisi, tam donanımlı öğretmenleri hak ediyor.
Eğitim, “boşluğu dolduralım da nasıl doldurursak dolduralım” anlayışına teslim edilemez. Bugün yapılmayan her atama, yarın karşımıza daha büyük bir sorun olarak çıkıyor:
Eğitimde eşitsizlik…
Eksik temeller…
Özgüven kaybı…
Ve uçuruma doğru giden bir nesil…
Türk Eğitim-Sen Hakkâri Şubesi olarak açık söylüyoruz: Bu tabloyu kabul etmiyoruz.
Etmeyeceğiz.
Bu şehrin çocukları kaderine terk edilemez.
Bu ülkenin evlatları, geçici çözümlere mahkûm edilemez. Eğitim, günü kurtarma işi değildir.
Eğitim, bu milletin geleceğidir.
Biz bu gerçeği her platformda söylemeye, yazmaya, savunmaya devam edeceğiz. Çünkü bugün susarsak, yarın çocuklarımızın yüzüne bakamayız. Hakkâri’nin çocukları; nitelikli öğretmeni, güçlü okulu, adil imkânları hak ediyor.
Ve bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.