• BIST 9915.62
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

Seçimin cinsiyeti ne?

Seçimin cinsiyeti ne?
Yerel seçimlere iki aydan az zaman kaldı. Adaylıkları kesinleşenler seçim bölgelerinde halkla buluşuyor ve mahalle mahalle projelerini, vaatlerini anlatıyor.

Peki, önümüzdeki yerel seçimlerde kadın temsiliyeti ne boyutta? Partiler, cinsiyet özgürlükçü anlayıştan ne derecede ders çıkarmış ve politikasında ne denli buna yer veriyor? Şöyle bir bakınca, esasında partilerin dünden bugüne pek de ilerlemediği ortada. Ancak ortalamayı yükselten gelişmeler de yok değil.

BDP ve HDP'nin kadın kotasını %50'ye çıkarmasının ardından, bir adım daha atarak aday gösterdiği tüm il ve ilçelerde eşbaşkanlık sistemine geçişi; akademisyenlerden, feministlerden ve sivil toplum örgütlerinden tam not alıyor. Yerel siyasette kadın temsiliyetinin ulaştığı seviye, cinsiyet kotası, eşbaşkanlık sistemi ve bunun yerel siyasete katkılarını; akademisyenler, feministler ve sivil toplum örgütleri ANF için yanıtladı:

KADIN EŞBAŞKANLAR, SALT 'KADIN MESELESİNE' HAPSEDİLMEMELİ

Akademisyen ve feminist Hazal Halavut, yerel siyasette kadın temsiliyetinin, siyasetin genelindeki kadın temsiliyetiyle aynı olduğu görüşünde. Kürt hareketi dışındaki partilerin listelerine göstermelik, bir iki kadın aday yerleştirdiklerini dile getiren Halavut, "BDP'nin meclisteki varlığı diğer partilerdeki kadın sayısı azlığını göze batırmaya başladı. Şimdi bunu yerelde de görmek mümkün. Kürt kadın hareketi ve BDP çıtayı öyle yükseltti ki, diğer partiler biraz daha ‘medeni’ bir seviye tutturmak adına daha fazla kadın aday gösterseler de sayısal olarak büyük fark var.

O sayısal fark da zihniyet farkının en önemli göstergesi" diye yorumladı. Feministlerin, kadın örgütlerinin erkek egemen siyaseti yıllardır deşifre ediyor olmasının da çok mühim olduğunu belirten Halavut, Kürt kadın hareketinin “o erkekliğin” yerine kendisinin siyasal bir alternatif getirdiğini ve görünen tabloda kadın temsiliyeti açısından "Kürtler ve diğerleri" olduğunu belirtti. 

Eşbaşkanlık sisteminin doğru işletilirse çok önemli, çok işlevli bir mekanizma olduğunun altını çizen Halavut, "Biraz geçiş dönemi mekanizması olarak görüyorum ben. Kadınların kendiliğinden yüzde 50'nin üzerinde temsiliyetler elde edebilecekleri noktaya varıncaya kadar eşbaşkanlık da, kota da önemli mekanizmalar. Yani kadın eşbaşkanların ‘kadın meselesi’ diye tarif edilen, öyle görülen alanlara hapsedilmediği durumlarda kadın temsiliyetinin yerleşmesi açısından çok önemli.

BDP bunu çok iyi işletiyor. Ama eşbaşkanlığın sadece göstermelik bir şeye indirgendiği durumda, vitrine kadın isimleri koymanın dışında bir etkisi olmaz. Türkiye'de Kürt kadın hareketinin başarısı ve mücadelesiyle işletilir hale gelen bu mekanizmaları diğer partiler örnek alırken, bu mekanizmaların arka planındaki bilinçle de ilişkilenmeleri lazım" şeklinde yorumladı. 

Halavut, kadın temsiliyeti açısından, kota, eşbaşkanlık gibi mekanizmalara ihtiyaç olmadan, bunlar olmaksızın kadınların siyasette eşit ya da yüzde elinin üzerinde temsiliyet elde edebildikleri bir seviyeyi yakalamalarına daha epey zaman olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekledi.

‘BDP VE HDP OLMASA KADIN ÇITASI YERLERDE’

Feminist Yrd. Doç. Feryal Saygılıgil de, Halavut ile benzer fikirde. Kürt kadın hareketinin verdiği mücadelenin, Türkiye'deki kadın mücadelesinde ufuk açtığını, ışık tuttuğunu bunu son yerel seçimler bazında da gördüğünü dile getirerek başlıyor yorumlamaya.

19. yüzyıldan beri kadının birey olmak için bir mücadele verdiğini, bu hak arayışında Kürt kadınların öncü tavrının tüm dünya tarafından hayranlıkla izlendiğini belirten Saygılıgil, Türkiye'de keskin bir batı-doğu ayrımı olduğunu, bu iki bölgenin birbiriyle ilişkide olmadığını düşünüyor. "Gezi direnişi zamanı bu payda daha da büyüdü fakat henüz tam anlamıyla birbirini anlayan halklar değiliz" dedi. 

Önümüzdeki yerel seçimlerin, kadın temsiliyeti açısından nasıl göründüğü sorusuna, "Çıtayı BDP ve HDP yükseltiyor. Yoksa AKP, MHP sınıfta kaldı. CHP de teoride var pratikte yok" şeklinde yorumladı. Kadınlar olarak kent hakkını, kente ve kentin kararlarına katılım hakkını istediklerini ve bunun için mücadele ettiklerini dile getiren Saygılıgil, "Sokakları erkeklerden alacağız" dedi. 

Eşbaşkanlık sisteminin de bu bağlamda çok mühim olduğunu savunan akademisyen ve feminist Feryal Saygılıgil, "Yüzde elliye çekilen cinsiyet kotası ve eşbaşkanlık sistemi pratikte görmeyi beklemekle birlikte kadın temsiliyeti açısından en önemli gelişmeler. Ancak bunu sadece iki parti yapıyor. BDP ve HDP. Bu partiler olmasa, kadın temsiliyetinin çıtası yerlerde. Çıtayı Kürt partiler yükseltiyor" şeklinde konuştu.

EŞBAŞKANLIKLA KENTLER DAHA YAŞANILIR OLACAK

Demokratik Toplum Kongresi Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu Sözcüsü Zemzem Fedai Bali de, yaklaşan yerel seçimleri, kadın temsiliyeti açısından yorumladı. "Türkiye de hem genel, hem de yerel siyasette kadın temsiliyeti yok denilecek kadar az. Kürdistan, 30 yıl öncesine baktığımız zaman eylemsel ve bilinç anlamında çok güçlü durumda" diyerek başladı söze.

Kürt özgürlük mücadelesi eksenin, buna paralel olarak özgür kadın mücadelesinin de geliştiğini dile getiren Bali, "Önce kadınlar, kadın komisyonları, kadın kolları, kadın platformları şeklinde örgütlendiler. Siyasal alanda %40 cins kotası getirildi. Kadının siyasette temsiliyeti açısından önemli bir adımdır. Yine eşbaşkanlık; kadın ve erkek eşitliği, özgürlüğünü hayata geçirmek için yerel yönetimlerde egemen zihniyetin iktidarını yıkmak ve tam eşit, özgür sistemi hedeflemektedir. Dünyada ve Türkiye'de ilk defa uygulanmaktadır" dedi. 

BDP'nin yerel seçimlerde eşbaşkanlık sistemini hayata geçirmesinin Kürt hareketi açısından önemine dikkat çeken Bali, "Bugün yerel yönetimlerde hayata geçirilmesi planlanan eşbaşkanlık sistemi, kadın açısından yeni bir mücadele alanı açmıştır. Eşit temsiliyeti getirecektir.

Toplumsal cinsiyete dayalı bütçe, karar organlarında eşit temsiliyet hakkı tanınacaktır. Böylece kentler kadın için daha yaşanılır ve güvenilir olacaktır. Toplumda demokratik kültürün oluşması için toplumsal örgütlenme modeli olan kent, ilçe ve mahalle meclislerini esas almak gerekmektedir. Demokratik katılımı sağlayacak organların oluşturulması ve savunulması toplumun kendini savunması olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.

‘YEREL SEÇİMLERDE MOBBİNG VAR!’

Kadın Adayları Destekleme Derneği Başkanı Çiğdem Aydın, dernek olarak özelde ilgilendikleri alanın siyasette kadın temsiliyeti olması nedeniyle çarpıcı veriler ile başlıyor söze: "BDP ve HDP sayesinde oranlar artmış görünüyor. Ancak, AKP, MHP ve CHP için durum çok kötü. Sadece %1 aday gösteriyorlar. Meclisteki kadın temsiliyeti ise %9. Geriye kalan o büyük rakamlar ise erkek egemen zihniyetin elinde. Biz bu alanları işgal alanı olarak görüyoruz. Kadınların hakları gasp ediliyor. Eşit olunmayan her yerde bunu dile getirmemiz gerekiyor.”

Aydın, önümüzdeki yerel seçimlerde kadın adayların yoğun olmasının yegane sebebinin BDP ve HDP'nin eşbaşkanlık sistemi ve yüzde elli kadın kotası anlayışı ile hareket ediyor olmasından kaynaklandığının altını çizdi. "Esasında bu uygulamalar yeni değil. Geçmişte de eşbaşkanlık sistemi vardı. Şimdi yerelde uygulanacak. Cinsiyet kotası %40'tan, %50'ye çıkarıldı. Bunlar olumlu gelişmeler.

Yine BDP ve HDP, il meclis üyelerinde de benzer kota şartları koyuyor. Bu da demek oluyor ki, sadece kadın başka aday göstermekle kalmayacaklar. Söz hakkı eşit olacak" şeklinde konuştu.

AKP, MHP ve CHP gibi partilerin oynadığı bir diğer oyunu da ifşa etti KA-DER Başkanı, "Zaten kazanamayacakları belli olan il ve ilçelerden kadın aday gösteriyor AKP, MHP ve CHP. Böyle oyunları da görmeyeceğimizi sanıyorlar. Bu çok çirkin bir oyun. Oysa mahalle örgütlenmelerinden, il geneline kadınlar yürütüyor genellikle bütün çalışmaları. Gece gündüz demeden kadınlar koşturuyor.

Ne için? Erkekler kendilerini yönetsin diye mi? Nasıl ki erkek egemen zihniyet kadını evde ikinci sınıf vatandaş rolüne mahkum ediyor, yerel siyasette de aynısı mevcut. Yerel seçimlerde yine kadınlar mobbinge uğruyor" dedi.

Aydın "Tüm bunlara rağmen, rakamlar değişiyor diyebiliriz. Kadınlar daha çok aday adayı oldular. Seçilmeseler de başvurdular. Bu da iyiye işaret olarak görülmeli. Bireysel mücadele evden işe devam ediyor demek ki" diye konuştu.

‘LGBTİ BİREYLER TEMSİL EDİLMİYOR’

Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği SPoD adına konuşan Sezen Yalçın da yerel seçimlerde cinsel yönelim haklarının temsiliyeti üzerine görüş belirtti. Toplumsal cinsiyete duyarlı belediyeciliğin ender örneklerinin de salt kadın görünürlüğü üzerinden planlandığını dile getiren Yalçın, LGBTİ bireyleri kapsamamakla birlikte kadına yönelik olumlu gelişmelerin de olduğunu dile getirdi. "Bu tür şekilci kadın temsiliyeti anlayışıyla yürümez.

Zaten anayasal bir hak olarak tanınmayan LGBTİ bireylerin hakları, hiçbir partinin, hiçbir il ve ilçesinde aday gösterilmiyor. Gösterilmediği sürece de tanınmadıklarını düşünüyoruz. Siyasete katılım anlamında şimdiye kadar bir adım olmadı. Daha önce trans muhtar adayı, belediye meclis üyesi adayı gibi adaylıklar oldu. Fakat bunlar bireysel çabalar olarak kaldı ve genel anlamda partilerden kitlesel destek aldıklarını söyleyemeyiz" diye konuştu. 

Yalçın, "Son dönemde LGBTİ örgütlerin yoğun çabasıyla, öz yönetim ve yerinden yönetim meselesi ve artık burada da taleplerin görünürlüğünün önemsenmesi ile birlikte bununla ilgili bir mücadelenin başladığını söyleyebiliriz" dedi. İstanbul, Ankara, Mersin'de önümüzdeki seçimde belediye meclis üyeliğine aday LGBTİ bireylerin olduğunu dile getiren Yalçın, "Ancak bizim talebimiz böyle kısıtlanmış olması değil, siyasetin tümüyle açık olmasıdır" diye belirtti ve ekledi; "Beklediğimiz seviye ütopik olsa da, cinsiyetin/cinsel yönelimin göz renginden farksız olduğu bir dünya." 

‘YAŞADIĞIM ŞEHRİ KADIN-ERKEK EŞİT YÖNETECEKSE NE MUTLU’

Kamer Vakfı Başkanı Nebahat Akkoç, son 20-30 yıldır süren bir mücadeleni neticesinde bugün, eşbaşkanlığı, yüzde elli cinsiyet kotasını konuşuyor olmanın kendisini çok mutlu ettiğini belirterek giriyor söze. Ancak, "Henüz tam değil diyor. Çünkü tek bir partide, BDP'de görüyoruz bu politik anlayışı. Şimdi HDP de, benzer şekilde bir cinsiyet özgürlükçü yaklaşımla kuruldu ve o da aynı seviyeye sahip.

Bu iki parti dışında, eşbaşkanlık deseniz sınıfta kalıyorlar, kota deseniz sınıfta kalıyorlar. CHP'de de kadın özgürlüğü anlamında olumlu fotoğraf veriliyor ancak uygulamada yok. Uygulamada AKP ve MHP'den bir farkı ne yazık ki yok!" Bu gibi sebeplerden ötürü, KAMER Vakfı gibi bağımsız kadın örgütlerinin, politik olarak cinsiyet özgürlüğüne siyasetinde yer vermemiş partileri, eşbaşkanlık sistemine geçiş yapmamış, kadın kotasını yükseğe çekmemiş, önemli bölgelerden de kadın aday göstermemiş partileri bu seçimde de eleştirdiklerini dile getiriyor. 

Akkoç "BDP'den eşbaşkanlık sistemine alışığız esasında, her iki başkanı da değerli gösteren, eşit gösteren tutumlar verdi BDP. Dileriz yerel siyasetteki aksı da böyle olur. Çünkü kadın mücadelesi, bir iki güne dayalı bir mücadele değildir. Bunun için çok bedel ödendi. Ben Diyarbakır'da yaşıyorum. Yaşadığım şehri artık bir kadın ve bir erkek birlikte yönetecekse, bu çok güzel bir gelişme" şeklinde yorumladı.

 

Bu haber toplam 4903 defa okunmuştur
Etiketler: , ,
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Hakkari Haber TV | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel :
    Feyzullah TAŞ- 0.(505) 440 39 66
    Savaş TAŞ - 0.(545) 864 4868
    YUSUF TAŞ- 0.(544) 346 1740 | Haber Scripti: CM Bilişim