TİP Milletvekili Şık, gerekirse İmralı'ya da gidilmeli, Kandil'e de
Kaynak:Basından
TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda konuşan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, bir önceki "çözüm sürecine" atıfta bulunarak, "O zaman da 'Abdullah Öcalan'la görüşülsün mü' diye bir kriz olmuş bu sefer de böyle bir kriz var.
Tabi ki görüşülecek. Buraya sunum yapan, kapalı oturumlarda konuşan insanlar bile bunu söylemişken, herkes bu işin çözüm iradesinin kim olduğuna dair bu kadar yek bir tutum almışken bu kısır tartışmaya son vermek gerekiyor. Gerekirse İmralı'ya da gidilmeli, gerekirse Kandil'e de gidilmeli. Selahattin Demirtaş'la da, Figen Yüksekdağ'la da, Osman Kavala'yla da görüşülmeli" dedi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, "İmralı'ya ziyaret" konusunu görüşmek için TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Komisyonda söz alan TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, önceki çözüm sürecinde de benzer hataların yapıldığına dikkat çekti.
“Gerekirse İmralı'ya da gidilmeli, gerekirse Kandil'e de gidilmeli”
ANKA'nın aktardığına göre Şık, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Her konuşmanızda buradaki parti temsiliyetine bakarak yüzde 98 oranında temsil edildiğini söylüyorsunuz ancak kritik kararlarda grubu olmayan partileri yok sayıyor olmanızın siyasi nezaketi ihlal ettiğini düşünüyorum. Birkaç haftadır kısır bir tartışma yaşanıyor, Devlet beyin açıklamalarına bakarak Cumhurbaşkanına bir şey mi dedi, ortada bir kriz mi var gibi herkes bir kısır tartışma yürütüyor. Ama burada çözümünü aradığınız sorunun en önemli kısmı hiç konuşulmuyor.
Bu konuda meselenin tüm taraflarıyla görüşülmesinin doğru ve ilerletici olduğunu düşünüyoruz. Bu saatten sonra görüşülsün, görüşülmesin tartışması yerine gerçekten bir çözüm aranıyor ise bu çözümün herkes için eşitlik, adalet, özgürlük olması gerektiğini tartışmamızın gerekiyor.
En önemli figürlerden birisi de Selahattin Demirtaş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bir kez daha iptal kararına dair bir hal ortadayken hala Selahattin Demirtaş'ın hapiste tutulmasını anlamakta çok zorlanıyorum. Aynı şekilde Tayfun Kahraman'la ilgili verilen kararlar var.
Bunları hiç konuşmuyoruz acaba hangi parti oraya gidecek, buraya gitmeyecek, oylama yapalım mı, yapmayalım mı. Oylama yapılmasını da doğru bulmuyorum. Her partiden bir temsilci gitmesini oylatalım istiyorsanız. Gizli yapılmasına da sonuna kadar itirazım var. Barış dediğiniz şey şeffaflıktan uzak bir şekilde gelmez. Demokrasi, özgürlük, adalet mücadelesinin ya da buradan kaynaklanmış hak ihlallerinin nasıl çözüleceğinin basının ve kamuoyunun önünde tartışmayacaksak komisyonun varlığı tartışmalı hale geliyor.
"Bu kadar ikircikli davranmayı siyaseten hiç doğru bulmuyorum"
Biz bu ülkede kalıcı barışı hakim kılmak istiyorsak Kürt meselesini hallederek bunun bir eşitlik meselesi olduğunu kabul ederek cesaretle adım atmaktan kimsenin korkmaması gerekiyor. Savaşmakta bu kadar cesur olunurken barışmakta bu kadar ikircikli davranmayı siyaseten hiç doğru bulmuyorum. Biz burada dört ay boyunca 12 yıl önce ne yaşadıysak aynısını yaşadık.
Dinlemeye çağırdığımız bazı kişiler bile aynı. 10 AKP'li, 1 BDP'li vekilin ortaklığında oluşturulan komisyondan çıkan BDP'nin şerh düştüğü raporda aslında bugüne kadar burada sunum yapan herkesin söylediği, sorunun ne olduğuna dair tespitler yerli yerince konulmuş oluyor. Biz şimdi aynı şeyi tekrar yaşıyoruz. O zaman da 'Abdullah Öcalan'la görüşülsün mü' diye bir kriz olmuş bu sefer de böyle bir kriz var.
Tabii ki görüşülecek. Buraya sunum yapan, kapalı oturumlarda konuşan insanlar bile bunu söylemişken, herkes bu işin çözüm iradesinin kim olduğuna dair bu kadar yek bir tutum almışken bu kısır tartışmaya son vermek gerekiyor. Gerekirse İmralı'ya da gidilmeli, gerekirse Kandil'e de gidilmeli. Selahattin Demirtaş'la da Figen Yüksekdağ'la da Osman Kavala'yla da görüşülmeli."