Hakkâri Üniversitesine bağlı Çölemerik Meslek Yüksek Okulu'nda düzenlenen programa, Valimiz Sayın Cüneyit Orhan TOPRAK, Hakkâri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Pakiş, Vali Yardımcısı Bekir Abacı, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ferdi Korkmaz, İl Emniyet Müdürü Süleyman Suvat Dilberoğlu ve kurum müdürleri katıldı.
Hakkâri İl Müftülüğünde görevli imamların "Sela" okumasıyla başlayan programda daha sonra saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu.
Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından bir programda bir konuşa yapan Valimiz Sayın Cüneyit Orhan TOPRAK, geçen yıl bu vakitlerde ülkenin çok önemli bir badireyi atlattığını ifade ederek şunları kaydetti.
"Hiçbir zaman unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir sınavdan geçtik hep beraber. Kökeni dışarıda olan ve yaklaşık 40-50 senedir belli bir program dâhilinde devletimizin her kademesine sızıp sonunda bir darbe ile sonuçlandıracakları hain bir plan denemesi 15 Temmuz 2016 yılında halkımızın feraseti, demokrasiye bağlılığı, iradesine sahip çıkması, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkomutanımızın talimatlarını doğrultusunda inanılmaz bir cesaret göstererek bu plan hüsranla sonuçlandı.
Hiçbir darbenin savunulacak haklı gösterilecek bir tarafı düşünülemez. Bütün darbeler millî iradeye, devlet yönetimine vurulmuş ve onu akamete uğratıp arkasından da yıllardır çekeceğimiz sıkıntıların geleceği tepeden inme hareketlerdir, zora dayanan hareketlerdir.
Bu darbeyi gerçekleştirenlere silahlı kuvvetleri mensubu diyemeyiz. Çünkü bunlar emirlerini başlarındaki komutanlarından ve sivil iradeden alan değil kendi iç yapılanmasındaki hiyerarşiden alan hainler ordusuydu. Zaten bu darbenin akamete uğratılması, başarısızlıkla sonuçlanması halkımızın bu büyük cesareti yanında şerefli ordumuzun içerisindeki kahraman komutanlar, emniyet teşkilatımızın kahraman ve cesur çocuklarıyla birlikte engellendi.
Saat 12.00’dan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkomutanımızın çağrısıyla da ilk reaksiyonu aynı enerjiyle aynı kuvvetle veren halkımız daha da büyük bir cesaretle almış oldukları talimatı yerine getirmek için şehir merkezlerine, meydanlara Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, havaalanlarına hemen harekete geçtiler.
Başlarına ne geleceğini düşünmeden ölebileceklerini bile bile yanlarındaki arkadaşları, ablaları, ağabeyleri kanlar içerisinde yere serildiği halde cesaretlerinde bir gram azalma olmadan bu kardeşlerimiz bu hainlerin kullandığı silahların ve tankların önüne set oldular.
Teröristlere karşı veya düşmanlarımıza karşı kullanmaktan imtina gösterdikleri bu silahları maalesef bu FETÖ'cü hainler halkımıza karşı kullanmaktan, masum insanlara karşı kullanmaktan geri durmadılar ve tereddüt göstermediler. Bunun sonucunda da 249 kahraman vatan evladımız hakkın rahmetine kavuştu.
Öncelikle ben bu şehitlerimizi minnet ve şükranla anmayı bir borç biliyorum. Bugün özgürce demokratik idare altında bayrağımızın özgürce dalgalandığı bir ülkede yaşamaya devam ediyorsak öncelikle bu şehitlerimize borçluyuz.
Kökü dışarda olan bu vahşi hainler ordusu eğer bu planlarını hayata geçirip başarılı olmuş olsalardı şu salonda bulunanların bilhassa bizler olmak üzere nerde olacağını tahmin bile edemezdiniz.
Onun için yıllar geçtikçe daha da idrak edecek şekilde 15 Temmuz’da ülkemizin, vatandaşlarımızın, bizlerin ne kadar büyük bir tehlikenin, uçurumun kenarından dönmüş olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır.
Aynı şekilde bu şehitlerimizin yanında 2.193 tane kardeşimiz ölüm bahasına silahların, tankların önüne atlamış ve yaralanmışlardır. Bunların birçoğunun tedavisi halen devam ediyor, sakat kalanlar da var. Onun için bunun birinci yıldönümünde bundan sonra da devam edecek şekilde elimizde bulunan kazanımlarımızı elimizdeki değerlerin, kıymetlerin ne kadar önemli olduğunu fark edecek bir vesile olarak kabul ediyoruz 15 Temmuz izlenimlerini.
Bu hainler biz bilmiyorduk işte emir komutaydı diyorlar ya. Bu nasıl bir emir komuta ki; vatandaşına silah sıkıyorsun, Ankara’da gidip Özel Harekât Daire Başkanlığında oradaki pilotlar dâhil olmak üzere 53 kardeşimizi bombalarla şehit ediyorsun, gidip Ankara Emniyet Müdürlüğünü bombalıyorsun. O yetmiyor kutsal çatı dediğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalıyorsun.
Şehrin üzerinden geçerek patlamalar meydana getiriyorsun. Yani bunu damı idrak edemiyorsunuz. Bir emir komuta içerisinde böyle bir talimat verilemeyeceğini, böyle bir tatbikat veya düşmana karşı hareket olamayacağını değerlendiremiyor muydunuz?
Nasıl bir körlük olması lazım ki biz öyle anladık şöyle anladık diye bilsinler o yargılananlar için söylüyorum. Olağanüstü halde olsa normal dönemde olsa devletimizin temsilcisi Sayın Cumhurbaşkanımızdan yine burada devletimizin temsilcileri olan bizlere kadar tek derdimiz adaleti tesis etmek. Hiçbir haksızlığa uğratmadan masum vatandaşlarımızı onların yanında masum gibi görüne bu hainleri FETÖ’cüleri tespit edip devlet kademelerinden uzaklaştırmak için çaba sarf ediyoruz.
En ufak bir haksızlık olmasın diye gecemizi gündüzümüze katıyoruz ve hassasiyetle bunları birbirinden ayırmaya çalışıyoruz. Fakat bu olağanüstü hal kanunları olmazsa şu bir yılda yapılanı belki 20 yılda yerine getiremezdik ve bunlar tekrar tekrar bu denemelerini yaparak başarılı olmaya çalışabilirlerdi.
Tabii olağanüstü hal ile idare edilmeyi hiçbir ülke istemez. Bizde de biliyorsunuz önceki dönemlerde olağanüstü hal vardı ve yıllarca devam ediyordu sonra kaldırılmıştı.
Böyle bir zorunlulukla yeniden geldi. Bu yapılması gereken bir şeydi kısacası buna da değinmek istedim. Ben yine bu vesileyle ülkemizin dört bir köşesindeki 80 milyon kahraman vatandaşımıza teşekkürlerimi, minnetlerimi tekrar sunmak istiyorum."
Daha sonra Hakkâri Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Ömer Pakiş, "Dini Değerlerin İstismarı ve İstismar Hareketlerine karşı Müslüman Duruşu" konulu bir konuşma yaptı.
Ardından İl Müftüsü Faruk Gürbüz tarafından 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri için dualar edildi.
Program, Valilik tarafından hazırlanan 15 Temmuz fotoğraf sergisinin gezilmesiyle sona erdi. Hakkarihabertv.com
