• BIST 8878.81
  • Altın 2241.255
  • Dolar 32.3385
  • Euro 35.103
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 12 °C

DEPREM GERÇEĞİ

İbrahim AÇAR (eğitimci)

Depremi inceleyen bilim dalına sismoloji, depremi ölçen alete sismograf ve aletin çizdiği şekillere ise sismogram denir. Deprem, sismik hareket olarak tanımlanır. Yerin içerisinden kaynaklanan sarsıntılardır. Depremler çoğunlukla Macelli Sieberg ya da Richter ölçekleri ile ölçülürler. Türkiye’de Richter ölçeği tercih edilir.

Türkiye jeolojik olarak 3.ve 4.zamanda oluşmuştur. Bu da Türkiye’nin genç oluşumlu olduğuna bir kanıttır. Genç oluşumlu olması kendisini deprem bakımından riskli bir alan yapmaktadır. Türkiye nüfusunun yaklaşık %99’u deprem tehlikesi altındaki yerlerde yoğunlaşmıştır.

Türkiye’nin genç oluşumlu olması nedeniyle birden fazla fay hattına maruz kaldığını söyleyebiliriz. Türkiye’nin kuzeyinde Rusya’nın, güneyinde Afrika’nın baskılaması sonucunda Kuzey Anadolu Fay Hattı, Güney Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı gibi güçlü ve bir o kadar tehlikeli fay hatlarının baskısı altındadır. Sayılan bu fay hatlarını baş harflerinin birleştirerek kısadan söylemek mümkündür. Örneğin KAF, GAF, DAF VE BAF şeklinde adlandırılabilir.

Türkiye’nin kuzeyinde KAF, güneyin GAF ve DAF ve batısında BAF etkili olmaktadır. Sık depremlerin yaşandığı fay hattı BAF iken en riskli olan ise KAF’tır. Çünkü KAF daha güçlü depremler üretme gücüne sahiptir.

Depremin şiddeti oldukça mühimdir. Çünkü buna göre zarar boyutu ele alınmaktadır. Ancak depremin şiddeti kadar depremin nerede olduğu ve yere ne kadar yakın olduğu konuları da vereceği zararda belirleyici unsurlardır. Bu parafa şöyle örnek verelim.

7,4 ve 5,9 şiddetinde iki deprem olduğunu düşünün. Size hangisi daha fazla zarar vermiştir diye sorulsa büyük oranda 7,4 şiddetinde depremi seçersiniz. Bu konuda haklı olabilirsiniz. Ancak bir de şu şekilde düşünmeye çalışınız.7.4 şiddetinde deprem yerin çok altında oluştu ve yüzeye gelene kadar etkisini kaybetti,5,9 ise yere çok yakındı ve hemen yüzeye ulaştı. Ya da 7,4 depreme çok hazırlıklı bir alanda meydana geldi ancak 5,9 ise depreme hazır olmayan bir yerde meydana geldi. O halde fikriniz değişmiş olabilir.

Bu durumda depremin şiddetinden çok deprem nerede oldu, yere ne kadar yakın/uzak oldu gibi sorular önem kazanmaktadır. Bu iki soru depremin vereceği zarar boyutunu belirlemek için esas kabul edilebilir.

Yanlış bilinen bir durumu daha düzeltmek gerekecektir. Deprem şiddetlerini tamamlama ya da eksiltme gibi yanlış bir tutum içerisindeyiz. Örneğin 7,4 şiddetindeki bir depreme yedi buçuk,6,9 şiddetindeki depreme ise yedi şeklinde cevaplar vermekteyiz. Bunun yanlış olduğunu şu şekilde ifade edelim.7.4 ile 7,5 şiddetindeki depremler arasında 0.1'lik bir fark mevcuttur. Yani 7,5/7,4’e göre 3 kat daha fazla sallandı demektir. Basit düşünürsek 1 defa sallanmak yerine 3 defa sallandığınızı düşünün, galiba şimdi neden yanlış yaptığımızı anlamış olduk.O halde yıkımlar da ölümler de 3 kat artacak demektir.

Paylaşılan harita incelendiğinde bazı yerlerin daha koyu olduğu görülmektedir. Daha koyu olan bölümler fay hatlarının geçtiği alanlardır. İllerin deprem potansiyelleri birbirinden farklı olabilir. Örneğin bir ilde deprem olma ihtimali daha fazla iken başka bir ilde deprem olma ihtimali daha az olabilir. Ancak harita kontrol edildiğinde Türkiye’nin büyük bir bölümünün deprem tehlikesi altında olduğu anlaşılmaktadır.

Depreme hazırlık konusunda bizlere de birçok görev düşmektedir. AFAD resmi sitesinde bulunan şu bölümü olduğu gibi sizlerle paylaşmak uygun olacaktır.

DEPREM ÖNCESİ ALINACAK ÖNLEMLER

Yerleşim bölgeleri titizlikle belirlenmelidir. Kaygan ve ovalık bölgeler iskâna açılmamalıdır. Konutlar gevşek toprağa sahip meyilli arazilere yapılmamalıdır.

Yapılar deprem etkilerine karşı dayanıklı inşa edilmelidir. (Yapı Tekniğine ve İnşaat Yönetmeliğine uygun olarak)

İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere ev ve bina yapılmamalıdır.

Dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine bina yapılmamalıdır.

Çok kar yağan ve çığ gelen yamaçlarda bina yapılmamalıdır.

Mevcut binaların dayanıklılıkları arttırılmalıdır.

Konutlara deprem sigortası yaptırılmalıdır.

Bu önlemlerin yanı sıra, yapısal olamayan, yani binadan değil de eşyalardan kaynaklanacak hasarlardan korunmak için günlük kullandığımız eşyalarımızın ev içerisine yerleştirilmesinde aşağıda sayılan önlemleri almalıyız:

Dolap üzerine konulan eşya ve büro malzemeleri kayarak düşmelerini önlemek için plastik tutucu malzeme veya yapıştırıcılarla sabitlenmelidir.

Soba ve diğer ısıtıcılar sağlam malzemelerle duvara veya yere sabitlenmelidir.

Dolaplar ve devrilebilecek benzeri eşyaları birbirine ve duvara sabitlenmelidir. Eğer sabitlenen eşya ve duvar arasında boşluk kalıyorsa, çarpma etkisini düşürmek için araya bir dolgu malzemesi konulmalıdır.

Tavan ve duvara asılan avize, klima vb. cihazlar bulundukları yere ağırlıklarını taşıyacak şekilde duvar ve pencerelerden yeterince uzağa ve kanca ile asılmalıdır.

İçinde ağır eşyalar bulunan dolap kapakları mekanik kilitler takılarak sıkıca kapalı kalmaları sağlanmalı. Tezgah üzerindeki kayabilecek beyaz eşyalarımızın altına metal profil koyarak bunların kayması önlenmelidir.

Zehirli, patlayıcı, yanıcı maddeler düşmeyecek bir konumda sabitlenmeli ve kırılmayacak bir şekilde depolanmalıdır. Bu maddelerin üzerlerine fosforlu, belirleyici etiketler konulmalıdır. Rafların önüne elastik bant ya da tel eklenebilir. Küçük nesneler ve şişeler, birbirlerine çarpmayacak ve devrilmeyecek şekilde, kutuların içine yerleştirilmelidir. Gaz kaçağı ve yangına karşı, gaz vanası ve elektrik sigortalarını otomatik hale getirilmelidir.

Binadan acilen çıkmak için kullanılacak yollardaki tehlikeler ortadan kaldırılmalı, bu yollar işaretlemeli, çıkışı engelleyebilecek eşyalar çıkış yolu üzerinden kaldırılmalıdır.

Geniş çıkış yolları oluşturulmalıdır. Dışa doğru açılan kapılar kullanılmalı, acil çıkış kapıları kilitli olmamalıdır. Acil çıkışlar aydınlatılmalıdır. Karyolalar pencerenin ve üzerine devrilebilecek ağır dolapların yanına konulmamalı, karyolanın üzerinde ağır eşya olan raf bulundurulmamalıdır.

Tüm bireylerin katılımı ile (evde, iş yerinde, apartmanda, okulda) “Afete hazırlık planları” yapılmalı, her altı ayda bir bu plan gözden geçirilmelidir. Zaman zaman bu plana göre nasıl davranılması gerektiğinin tatbikatları yapılmalıdır.

Bir afet ve acil durumda eve ulaşılamayacak durumlar için aile bireyleri ile iletişimin nasıl sağlayacağı, alternatif buluşma yerleri ve bireylerin ulaşabileceği bölge dışı bağlantı kişisi (ev, işyeri, okul içinde, dışında ve ya mahalle dışında) belirlenmelidir.

Önemli evrakların (kimlik kartları, tapu, sigorta belgeleri, sağlık karnesi, diplomalar, pasaport, banka cüzdanı vb.) kopyaları hazırlanarak su geçirmeyecek bir şekilde saklanmalı, ayrıca bu evrakların bir örneği de bölge dışı bağlantı kişisinde bulunmalıdır.

Bina yönetimince önceden belirlenen, mesken veya işyerinin özelliği ve büyüklüğüne göre uygun yangın söndürme cihazı mutlaka bulundurulmalı ve periyodik bakımları da yaptırılmalıdır. Bu cihazlar;

Kolayca ulaşılabilecek bir yerde tutulmalıdır.

Yeri herkes tarafından bilinmelidir.

Duvara sıkıca sabitlenmelidir.

Her yıl ilgili firma tarafından bakımı yapılmalıdır.

Bir kez kullanıldıktan sonra mutlaka tekrar doldurulmalıdır.

Yazıyı şu şekilde sonlandıralım. Deprem öldürmez ihmal öldürür ve deprem ile yaşamayı öğrenmeliyiz.

 

 

Bu yazı toplam 14112 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Hakkari Haber TV | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel :
Feyzullah TAŞ- 0.(505) 440 39 66
Savaş TAŞ - 0.(545) 864 4868
YUSUF TAŞ- 0.(544) 346 1740 | Haber Scripti: CM Bilişim