Metin Keskin

Metin Keskin

Sessiz Silahlar, Yükselen Umutlar

Sessiz Silahlar, Yükselen Umutlar

Türkiye, uzun ve yıpratıcı bir tarihin ardından şimdi umutla dolu yepyeni bir dönemin eşiğinde. 45 yıldır süregelen çatışmaların, kanın ve gözyaşının ardından barış, kardeşlik, eşit yurttaşlık ve özgürlük talebi artık gür bir sesle dile getiriliyor. Son olarak PKK tarafından yapılan silahları tamamen bırakma ve örgütü feshetme çağrısı, bu sürecin kırılma noktası olarak kayda geçti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü siyasi iradesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürece dair yapıcı tutumu, Abdullah Öcalan’ın barışa dönük mesajları, DEM Parti’nin toplumsal destek çağrıları ve Kandil’den gelen fesih beyanı; barış sürecini artık geri dönülmez bir yola sokuyor. Asolan, herkesin ortak akılla, sağduyu ile hareket ederek Türkiye’yi özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir geleceğe taşımasıdır.

Bu gelişmeler, yeni anayasa tartışmalarının da önünü açıyor. Eşit yurttaşlık ilkesiyle güçlendirilmiş bir anayasa, anadil eğitimi hakkının tanınması, tarihî yer isimlerinin özgürce kullanılabilmesi, kültürel hakların anayasal güvence altına alınması ve cezaevindeki mahkûmların yeniden topluma kazandırılması, artık yalnızca bir temenni olmakla kalmıyor; güçlü bir toplumsal talep halini alıyor. Siyasi tutsakların serbest bırakılması da bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır. Toplumun her kesiminden insan, özgürlüklerini savunmak için sesini duyuruyor ve bu taleplerin karşılık bulması için tüm barışseverlerin el birliğiyle hareket etmesi gerekmektedir.

Özellikle dış ülkelerin bu sürece dair ilgisi dikkat çekiyor. Avrupa Birliği’nden Amerika Birleşik Devletleri’ne, Orta Doğu’dan komşu ülkelere kadar birçok ülke, Türkiye’nin attığı bu adımları umutla takip ediyor. Barışçıl ve demokratik bir Türkiye’nin küresel dengelerde yeni bir rol üstlenmesi, uluslararası alanda güçlü bir meşruiyet ve saygınlık kazanmasına katkı sunacaktır.

Zira barış yalnızca silahların susması anlamına gelmiyor. Aynı zamanda ekonomik kalkınma, teknolojik ilerleme, tarım ve hayvancılığın canlanması, köylere geri dönüşün başlaması, kırsalın yeniden üretimle buluşması anlamına geliyor. Huzurun hâkim olduğu bir Türkiye’de yatırım artacak, gençler umuda yelken açacak ve toplumsal refah genişleyecektir.

Bu noktada, sorumluluk yalnızca iktidarın ya da belli başlı siyasi aktörlerin omuzlarında durmuyor; hepimiz bu sürecin öznesiyiz. Ana muhalefet partilerinden aydınlara, yazarlardan sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlerden sanatçılara kadar herkesin sürece elini taşın altına koyması gerekiyor. Barışa susamış milyonlarca insanın umudu, bu sürecin kolektif bir sahiplenmeyle yürütülmesine bağlıdır.

Abdullah Öcalan’ın çağrılarındaki dil, toplumsal barışa vurgu yapan bir yön taşırken, Bahçeli'nin “birliğin ve dirliğin yanında” duran mesajları, Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle birlikte sürece ivme kazandırıyor. DEM Parti'nin halkla iç içe yürüttüğü barış çağrıları da tabanda karşılık buluyor. Kandil’den gelen açıklamaların ise sürecin ciddiyetini pekiştiren önemli bir etki oluşturduğu aşikâr.

Peki, bu barışın mimarı kim olacak? Barış, sadece bir tarafın zaferi ya da bir süreçten ibaret değil; bu, tüm Türkiye'nin kolektif başarısıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi iradesi, MHP Lideri Bahçeli’nin çözüm odaklı yaklaşımı, Abdullah Öcalan’ın barışa dönük çağrıları ve Kandil’den gelen silah bırakma kararı, hepsi bu barışın mimarlarıdır. Her bir aktörün sürece kattığı değer ve payı büyüktür. Barışa giden yol, onların ortak çabası ve halkın desteğiyle şekillenmiştir.

Analar ağlamayacak. Cezaevleri boşalacak. Binlerce yurttaş, yıllar sonra yeniden evlerine, köylerine geri dönecek. Siyasi tutsaklar özgürleşecek. PKK’nın fesih kararı, başta Diyarbakır olmak üzere birçok kentte büyük bir coşku ile karşılandı. Barışın sesi, halkların sevinç çığlıklarıyla yankılandı. İnsanlar, barışın geleceğine, eşit haklara, özgürlükçü bir Türkiye’ye olan inançlarını yeniden tazeledi. Söz konusu barış olunca, tüm toplum bu sürece sahip çıkmalı; demokratikleşme, özgürlükler, eşitlik ve toplumsal haklar için el birliğiyle çalışmalıdır.

Haydi Türkiye… Yeni bir sayfa açalım.
Şimdi barışın zamanı.
Şimdi eşitlik, özgürlük ve demokrasiyle örülü bir geleceği hep birlikte inşa etme zamanı.

Bu yazı toplam 412 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Metin Keskin Arşivi

Toprağa Değen Vicdan

05 Mayıs 2025 Pazartesi 08:31

Dokunmayın Dünyama

29 Nisan 2025 Salı 08:40

Bu Yol Bahar Getirmiyor Acı Taşıyor

24 Nisan 2025 Perşembe 08:18

Baharın habercisi su Hakkari'ye umut oluyor

09 Nisan 2025 Çarşamba 08:52