Doç. Dr. Şükrü Bingöl
“Eşitliğin Sessiz Çığlığı: 3 Aralık Dünya Engelliler Günü”
Toplumların gerçek gelişmişlik düzeyi, binaların yüksekliğiyle ya da teknolojinin hızına yetişmesiyle değil; en kırılgan bireylerine sundukları yaşam kalitesiyle ölçülür. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, tam da bu nedenle bir kutlama günü değil, bir yüzleşme ve sorumluluk alma günüdür. Çünkü engellilik; bir eksiklik değil, toplumun kapsayıcılık düzeyini gösteren bir aynadır.
Bugün bizlere düşen, engelli bireyleri “yardım nesnesi” olarak görmek değil; onların yaşamın her alanında eşit yurttaş olarak var olabilmesini sağlayacak yapısal düzenlemeleri tartışmaktır. Rampası olmayan bir okul, erişilebilir olmayan bir hastane, işaret dili desteği olmayan bir kamu kurumu… Tüm bunlar “engel”in bireyin kendisinde değil, toplumun örgütlenme biçiminde olduğunu açıkça hatırlatır.
Eğitimden istihdama, spordan kültürel yaşama kadar uzanan geniş bir yelpazede engelli bireylerin karşılaştığı zorluklar; yalnızca bir azınlığın değil, hepimizin ortak sorunudur. Çünkü eşitlik, ancak birlikte kurulduğunda gerçek anlam kazanır. Bu nedenle, engelli bireylerin başarı hikâyelerini alkışlamak kadar, sistemin ürettiği engelleri kaldırmak için politikalar geliştirmek de toplumsal bir görevdir.
Bugün, sesini duyuramayanların sesi olmak değil; onların kendi seslerini duyurabilecekleri ortamları yaratmak zorundayız. Asıl dönüşüm, “onlar için” yapılan işlerden değil, “onlarla birlikte” atılan adımlardan doğar.
3 Aralık, empati çağrısı değildir; hak temelli bir bakış açısına davettir. Toplumsal farkındalığı günlük hatırlatmalarla sınırlamadan, kalıcı ve sürdürülebilir çalışmalarla desteklediğimizde bir gün “Engelliler Günü”ne dahi gerek kalmayacak. Çünkü ideal bir toplumda hiçbir birey, günlük yaşamında özel bir gün tarafından hatırlatılacak kadar görünmez olmamalıdır.
Gelin hep birlikte, engelleri bireylerde değil, sistemde arayalım ve o sistemi değiştirmek için bugün bir adım atalım.