Nevzat Kızılban

Nevzat Kızılban

Menzil Şeyhi Hakkari'de ve Dijital Çağda İnanç

Menzil Şeyhi Hakkari'de ve Dijital Çağda İnanç

Aracısız Bir Yolda Kendini Keşfetmek
Bilgi Çağında Sosyal Siyasal ve Manevi Arayışlar
Günümüz dünyası, bilginin akıl almaz bir hızla yayıldığı, sınırlar ötesi bir etkileşim çağını temsil ediyor. İnternet, her türlü bilgiye anında erişim sağlayan devasa bir kütüphane haline geldi. Bu dijital devrim, sadece bilim, siyasal, kültürel, sanatsal veya ekonomi alanlarında değil, aynı zamanda manevi ve dini yaşamlarımızda da köklü değişimlere yol açıyor.

Kutsal metinlere, tefsirlere, hadis kaynaklarına ve farklı dini yorumlara erişim, hiç olmadığı kadar kolay. Artık Kur'an-ı Kerim'i onlarca dilde okuyabilir, sesli olarak dinleyebilir ve İslam'ın temel prensiplerini ilk elden, doğrudan kaynağından öğrenebiliriz. Bu durum, her bireye kendi inancını kişisel ve aracısız bir şekilde inşa etme fırsatı sunarken, bir yandan da geleneksel dini hiyerarşileri ve aracıları sorgulamamızı sağlıyor.

Tembellik ve Kolaycılığın Bedeli: Başkasının İnancıyla Yaşamak
Ne yazık ki, bu eşsiz imkânlara rağmen, yığınlarca insan bu fırsatlardan tam anlamıyla yararlanmak yerine, kolaycılığın ve tembelliğin pençesinde kalmaya devam ediyor. Bu tembellik, sadece dini bilgi edinme konusunda değil, hayatımızın her alanında karşımıza çıkan evrensel bir sorun. Kendi inancımızı araştırmak, sorgulamak ve derinleştirmek yerine, işin kolayına kaçarak başkalarının hazır sunduğu bilgiyi doğru kabul etmek, bireysel ve ruhsal gelişimimizi sekteye uğratır.

Bu durum, bireyleri sorgulama ve araştırma sorumluluğunu başkalarına devretmeye itiyor. İşte bu noktada, manevi boşlukları doldurmak vaadiyle ortaya çıkan, dini "rank" veya ticari bir meta haline getirilmiş tarikatlar, cemaatler ve şeyhlik yapıları devreye giriyor. Bu yapılar, bazen samimi bir rehberlik kisvesi altında, bazen de doğrudan maddi çıkarlar gözeterek, insanların umutlarını ve inançlarını sömürebiliyor.

Bu kolaycılık, inancı kişisel bir sorumluluktan çıkarıp, bir başkasının tekelindeki bir ürüne dönüştürüyor ve bu durum, toplumsal düzeyde bir pasiflik ve eleştirel düşünce eksikliğine yol açıyor.

Doğrudan Allah'a Bağlanmak: Şirk Tehlikesi ve Bireysel Sorumluluk
İslam inancının en temel ve sarsılmaz direklerinden biri, kul ile Allah arasına kimsenin giremeyeceğidir. Kur'an-ı Kerim, bu gerçeği defalarca vurgular: "Şüphesiz ben, kendime dönüp tövbe edenleri çok bağışlayıcıyım." (Taha Suresi, 102). Dua etmek, tövbe etmek ve Allah'a yönelmek için herhangi bir aracıya, kutsiyet ad ettiğiniz bir kişiye veya şeyhe ihtiyaç yoktur. Her müslüman, kendi inancının ve ibadetinin yegane sorumlusudur.

Bir şeyhi veya tarikat liderini aracı kılmak, yani dualarımızı onlara iletip onların vesilesiyle Allah'a ulaşmaya çalışmak, şirk tehlikesini barındırır. Şirk, Allah'a ortak koşmak anlamına gelir ve İslam inancının en büyük yasağıdır. Ne yazık ki, kolaycılığa sığınan ve kendi sorumluluğunu başkalarına devreden yığınlar, bu tehlikenin farkında olmadan hareket edebiliyor. Bu durum, manevi bir yolculuktan ziyade, bir takipçilik ve sadakat gösterisine dönüşerek inancın özünden uzaklaşılmasına neden oluyor.

Bireysel Sorumluluğun Gücü: Uyanış ve Dönüşüm
İnancımızı kişisel ve bireysel bir mesele olarak ele almak, bizi daha güçlü ve bilinçli bireyler haline getirir. Kendi başımıza Kur'an-ı Kerim okumak, tefsirleri incelemek ve peygamberimizin hayatını anlamaya çalışmak, hem manevi bir tatmin sağlar hem de bizi manipülasyonlara ve istismara karşı daha dirençli kılar. Bu bilinçli duruş, aynı zamanda sosyal, siyasal ve kültürel hayatımızı da olumlu yönde etkiler.

Sorgulamayan, araştırmayan ve kolaycılığa kaçan bir toplum, her alanda geriye gitmeye mahkûmdur. Oysa bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir çağda, her bireyin kendini geliştirmesi ve kendi doğrularını bulması beklenir. Din, bir milletin vicdanı, ahlakı ve kültürel temelidir. Bu temelin sağlamlığı, ancak her bireyin kendi inanç yolculuğuna sahip çıkmasıyla mümkündür.

Sonuç: Kendi Yolunun Rehberi Olmak
Hakkari'deki bir şeyh ziyaretine gösterilen yoğun ilgi, ne yazık ki bu kolaycılık ve tembellik sarmalının hala ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Bu tablo, sadece dini bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir bilincin ve sorumluluk duygusunun eksikliğini de ortaya koyuyor. Halkımızın, yüce Allah'a doğrudan dua etmek yerine, dini bir rütbe haline getirip bunu ticaret aracı yapan kişi ve yapılara umut bağlaması, derin bir sorgulama gerektiren bir durumdur.

Artık bireysel sorumluluğumuzun farkına varma ve kendi inanç yolculuğumuzun direksiyonuna geçme zamanı geldi. Bu, sadece dini hayatımızı değil, aynı zamanda toplumumuzu bu tembellik sarmalından kurtarmak için de atılması gereken en önemli adımdır. Okumalıyız, araştırmalıyız, sorgulamalıyız ve dualarımızı aracısız bir şekilde, doğrudan yaratıcımıza iletmeliyiz. Çünkü gerçek inanç, başkasının gölgesinde yaşamak değil, kendi yolunun rehberi olmaktır.

Bu yazı toplam 223 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Nevzat Kızılban Arşivi

Kürd ve Arap Milletlerinin Geleceği

28 Temmuz 2025 Pazartesi 09:02

Katramas Çayı Islah Projesi:

18 Temmuz 2025 Cuma 09:26

CEHALETİN GÖLGESİNDE BİLGELİK

13 Temmuz 2025 Pazar 20:59

Hakkari: Doğanın Kalbinde Bir Cennet

01 Temmuz 2025 Salı 09:13

Hakkari düğünleri ve dayanışma

28 Haziran 2025 Cumartesi 20:08

Kürdçe: Dünya Dillerinin Anası

24 Haziran 2025 Salı 15:00

BUGÜN BABALAR GÜNÜDÜR

16 Haziran 2025 Pazartesi 09:10