"Sahipsizliğin Sezonu"
Bu memleketin ne stadı tamdı, Ne tesisi vardı, nede diğer şehir takımlardaki imkân ve olanaklar vardı. Nede sıcak bir yuva, sıcak bir yemek vardı…
Hakkâri Zapspor sahaya her çıktığında yalnızca üç puan için değil, unutulmuşluğa, yok sayılmış lığa ve sahipsizliğe karşı oynadı.
Hakkâri Zappsor’un başarısı sadece bir futbol sezonu değil, her haftası direnişle örülmüş bir hikâyeydi.
Takımın kaptanı Yusuf, her maçtan önce arkadaşlarını toplar ve şu cümleyi fısıldardı:
“Kimse arkamızda değil, kimse bize destek vermiyor. Ne bir iş adamı ne bir holding, nede bir esnaf.
Yalnız şehrin yalnız takımıyız.
Âmâ biz buradayız, birbirimiz için buradayız. Hakkâri için buradayız”
Hakkâri Zapspor’un bu sezon şampiyon olamamasının sebebi kötü futbol değildi.
Onlar topu ayağıyla değil, kalbiyle oynuyordu.
Eksik olan şey tribünlerdeki bayrak değil, şehirde yankılanmayan bir destekti.
Diğer kulüplerin arkasında, iş insanları, sivil toplum kuruluşları, odalar birliği, dernekler, esnaflar ve siyasiler vardı.
Hakkâri Zapspor’un ise arkasında yalnızca rüzgârla sallanan bir Hakkâri Zapspor bayrağı ve yorgun bir şehir vardı.
Maçlar oynanırken rakip takımların otobüslerini şehir protokolü karşılarken, Hakkâri Zapspor deplasmana kendi imkânlarıyla, bazen minibüsle, bazen borç harçla gidiyordu.
Hakemler, çoğu zaman adı duyulmamış bu kulübü "küçük" gördüklerinden midir bilinmez, verdikleri kararlarla puanları değil umutları gasp ediyorlardı.
Hakkâri Zapspor son haftalara kadar sürdü bu mücadelesini. Taraftarla, futbolcuyla, yağmurda çamurda direnen bir inatla...
Ama her şeyin sonunda Hakkâri Zapspor yine yalnızdı.
Rakipler şampiyonluk kutlaması yaparken, Hakkâri Zapspor soyunma odasında birbirine omuz vererek sessizce ağladı. Ne bir tebrik telefonu geldi, nede bu kadar yalnızlığa ve imkânsızlığa rağmen “İyi mücadele ettiniz” diyen...
Şehrin Valisi hariç…
Çünkü bu takım, sadece bir kulüp değildi. Bu takım, sahip çıkılmayan bir coğrafyanın özetiydi.
Bu sezon şampiyon olanlar belki kupayı aldı, ama onurlu yürüyüş Hakkâri Zapspor’a kaldı.
Sahipsizliğin bu kadar görünür olduğu bir sezonda, sahipsiz Hakkâri Zapspor yine dimdik ayakta kaldı.
Belki şampiyonluğa uzanamadı ama bu topraklara ait olduğunu, yıkılmadığını ve asla pes etmeyeceğini herkese gösterdi.
Çünkü bu şehirde bazı şeyler eksikti: Para, güç, destek…
Ama eksik olmayan tek şey vardı: İnat.
Ve o inat, gün gelecek bir şampiyonluk kupasından daha kıymetli olacak.