Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi
Dilekçe hakkı, bireylerin sorunlarının çözülmesi için sahip oldukları hak arama yoludur.Bu hak, anayasal bir haktır ve birey ile devlet arasında bir iletişim yoludur.
Bireyler, dilekçe hakkı ile dilek ve şikayetlerini İdareye ileterek demokratik yönetimin içinde yer almış olurlar.
Anayasa’mızın 74.maddesinde de bu hak koruma altına alınmıştır:
Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı
MADDE 74- Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu gecikmeksizin, dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.
Dilekçe hakkının vatandaşlar için çok önemli ve etkili bir bir hak olması, her hakta olduğu gibi, kolaylıkla kötüye kullanılabileceği anlamına gelmez.
Hukukun genel prensiplerindendir “Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı ve Dürüstlük Kuralı”.
Kimse kendi kusurundan yararlanamaz.
Tabii bu hakkın kullanılmasının da engellenmemesi gerekir. Bunun da hukukta önlemi alınmıştır ve aşağıda yer alan karar ile buna değinerek yazıma son vermek isterim:
Belediye Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan sanığın, katılanın vermiş olduğu 25/04/2011 tarihli ruhsat talebine ilişkin dilekçesini hukuki bir neden olmaksızın kabul etmeyerek işleme koymadığı, bu suretle dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunu işlediği, katılanın aşamalarda değişmeyen beyanları, soruşturma izni kararı, tanık ... beyanı ve sanığın kaçamaklı ikrarıyla sabit olmasına rağmen, dosya kapsamına uygun düşmeyen ve yetersiz gerekçelerle mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
…………………………………………………………………………………………………..
Kanuna aykırı, O yer ve Üst Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi(Yargıtay 5.Ceza Dairesi 2014/682 Esas ve 2016/2199 Karar).