Hakkari’nin Parasını Hakkari’ye Yatırın!
Hakkari’de kazanıp başka şehirlerde yatırım yapmak…
Bu durum vicdanlarda nasıl bir karşılık buluyor?
Bu toprakların ekmeğini yiyip, suyunu içip, havasını soluyup da kazancını Hakkari’den uzaklaştırmak insana yakışır mı?
Ne yazıktır ki, bu memleketin nimetinden faydalanan kimi zenginler, kazandığını yine bu toprağa döndürmeyi düşünmemektedir.
Hakkari, dağların sultanıdır.
Cilo, Reşko ve Sümbül Dağları; 3.700 ile 4.500 metre arasında rakımlarıyla göğe komşu, yüreğe huzur verir.
Karın, buzun, Zap suyunun ve rüzgârın ahenkle dans ettiği bu diyar, Avrupa Alpleriyle boy ölçüşecek kudrettedir.
Her mevsimi bir tablo, her dağı bir destandır.
Zira Hakkari, doğanın insana sunduğu en saf güzelliklerden biridir.
Yüksekova’da kayaklı koşu pistleri açılmış, Mergabütan Dağı yıllardır sporun ve azmin sembolü olmuştur.
Hakkari, kış turizmiyle parlamaya hazır bir cevherdir.
Lâkin bu potansiyelin karşısında hizmet ve tesis bakımından eksiklikler göze çarpar.
Burada iş adamlarına büyük vazife düşer.
Gelin, yatırımlarınızı batının kalabalık şehirlerine değil, bu asil topraklara yöneltin.
Bir otel kurun, bir tesis açın, bir genç istihdam edin.
İnanın, yalnız siz kazançlı çıkmayacaksınız; bu şehir, bu insanlar, bu topraklar da nefes alacaktır.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Spor İl Müdürlüğü, üniversite ve yerel yöneticiler el ele verse Hakkari yeniden dirilir.
Esnafın yüzü güler, gençlerin umudu yeşerir, işsizlik tarih olur.
Türkiye Kayak Federasyonu’nun seminerleri, şampiyonaları Hakkari’de tertip edilsin.
Alt yapımız güçlendirilsin, tesislerimiz çoğalsın.
Zira Hakkari’nin her kar tanesi berekettir, her dağı bir fırsattır.
Bir başka mühim mesele de belediye binasının yeridir.
Yıkılan binanın yerine tıpkı Van’daki gibi bir büyük iş ve yaşam merkezi inşa edilirse Hakkari’nin çehresi değişir.
O alan, Hakkari’nin kalbidir.
Oraya yapılacak bir AVM, sadece bir bina değil, bir canlılık, bir diriliş olur.
Esnaf iş yapar, gençler iş sahibi olur, aileler gezip nefes alır.
İçinde yöresel ürünler, kafe ve dinlenme alanları, yerli markalar yer alırsa Hakkari kendi kimliğini ticaretin ve kültürün merkezi hâline getirir.
Bu şehir nefes alır, yüzü güler, insanı umutla dolup taşar.
Hakkari’nin potansiyeli saymakla bitmez.
Dağlarıyla, Zap suyu ile, doğasıyla, insanıyla bereketli bir coğrafyadır.
Bu topraklarda yapılacak her yatırım, bir dua gibi yankılanır.
İş insanları, kurumlar, üniversiteler ve halk el birliğiyle hareket ederse Hakkari yeniden ayağa kalkar.
Unutmayalım;
Bu şehrin kazancı bu şehirde kalmalıdır.
Kazanç, vefa ister.
Vefa, aidiyet ister.
Aidiyet, gönül ister.
Hakkari, dağların arasında bir şehir değil;
kalplerin birleştiği bir menzildir.
Yeter ki birbirimize el verelim, inanalım, sahip çıkalım.
Cilo’nun doruğundan Zap’ın suyuna kadar bu diyar bir uyanışı bekliyor.
Ey iş insanları!
Yatırımlarınızı Hakkari’ye yöneltin, bu topraklara can verin.
Bu çağrı bir dilek değil, bir vicdan sesidir.