Hakkari’yi Bekleyen sessiz tehlike: Su krizi kapıda
Doğu’nun yüksek dağlarıyla çevrili kadim şehir Hakkari, tarihin her döneminde doğasıyla, suyu ve havasıyla anılmıştır. Ancak bugün, bu doğa harikası kent ciddi bir tehlike ile karşı karşıya: su krizi.
Şehirde barajların bulunmaması ve su ihtiyacının tamamının dağlardaki doğal kaynaklardan sağlanıyor oluşu, Hakkari'yi doğrudan iklim değişikliğine ve kuraklığa açık hale getiriyor.
Artan sıcaklıklar, kar yağışının azalması ve yaz aylarının kurak geçmesi sonucu, mevcut su kaynaklarında ciddi düşüşler yaşanıyor. Belediye, kaynaklardaki azalmaya rağmen büyük çaba sarf ederek yeni su gözeleri buluyor ve kente su vermeye devam ediyor. Ancak bu da sürdürülebilir değil.
Bugün bazı mahallelere su itfaiye araçlarıyla taşınıyor. Şehirdeki su depolarının geç dolması, su dağıtım saatlerinde istikrarsızlığa yol açıyor. Bu tablo aslında bize bir şey söylüyor: Gelecek çok daha zor olabilir.
Tasarruf Bir Seçenek Değil, Mecburiyet
Belediye ve yetkililer suyun dikkatli kullanılmasını her fırsatta dile getiriyor. Ancak gerçek şu ki; sadece yetkililerin çabası yeterli değil. Her bireyin, her ailenin, her kurumun su tasarrufunu bir yaşam biçimi haline getirmesi şart. Bahçe sulamalarının depo usulüyle yapılması, hortumla su akıtılmaması, bulaşık ve çamaşır makinelerinin tam dolmadan çalıştırılmaması artık birer tavsiye değil, zorunluluktur.
Geleceğimizi Koruyalım
Hakkari’nin su kaynakları tükenirse, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kaybederiz. Su, artık sınırsız bir nimet değil. Bu bilinçle hareket etmek zorundayız. Özellikle yaz aylarında yapılacak küçük tasarruflar, şehrin tamamı için büyük bir fark yaratabilir.
Unutmayalım, kuraklık sadece susuzluk değil, aynı zamanda gıda krizine, göç dalgalarına ve toplumsal sorunlara da kapı aralar. Bu nedenle, “su tasarrufu” artık bir çevreci tercih değil, toplumsal bir sorumluluktur.
Su akar, yolunu bulur derler. Biz suyu tutamazsak, gün gelir yolunu da bulamayız.