Bir Ömürlük Dua :ANNE
Toprak kadar sessiz, gökyüzü kadar geniş, su gibi saf, ANNE dediğin...
Sadece can veren değil; candan bir parça; ömür boyu içimizde atan kalp. O, öyle bir sükutun adıdır ki, sesi duyulmaz ama yüreğe işlenir, varlığı gözükmez ama her yokluğun ortasında hissedilir. Ana, bir ömre sığmayan şefkatin, kelâma dökülemeyen rahmetin en müşahhas hâlidir.Sözcüklerin kifayetsiz kaldığı, yürek sızısının merhametle harmanlandığı kutlu bir yârdır.
Gözyaşımızın ilk şahitliğini yapan, ninnilerle yüreğimizi yoğuran, bizi kelam ile değil, kalbiyle anlayan yegane varlıktır… O, rahminden evvel merhametiyle doğurur evladı; zira annelik, sadece doğurmak değil, zamanla yüreğiyle büyütmektir evladı.
Bir duasıyla dağları yerinden oynatacak kadar kudretli, bir tebessümüyle feryadı susturacak kadar mukaddestir. Yâr değildir, sırdaş değildir, o hepsidir. Sinesinde sakladığı dertleri ne yazıya döker ne söze... Lakin evladının bir bakışından okur, bir susuşundan anlar. Zira ana yüreği, her harfin altını çizen, her suskunluğu çözen bir kitabedir.
Vaktinde dökülmüş bir ter, gecelerde dökülen uykular, sessizce yapılan fedakarlıklar… Hiçbirine “büyük” demez, 'of' demez. Çünkü annelik, adı konmamış bir hazînedir paha biçilemeyen, sevdikçe artan, paylaştıkça tükenmeyen bir hazinedir.
Yâr ile dost arasındaki fark gibidir, candır canandır, yârdır yârendir Kimi zaman bir bakır tasla yedirendir, kimi zaman kendi yemeyen evladına yedirendir. Kimi zaman bir tarlanın başında sabah ezanıyla işe koyulandır; geceleyin ansızın üstünü örtendir, soğuk kış sabahlarında sen üşümeyesin diye uykusunu bölüp sobayı yakandır, kimi zaman gecenin en sessiz anında evladının ateşinde dua ile tutuşandır. Hasılı; ANNE zevklerini cennete ertelemiş kadının adıdır...
Bir yazma mendil gibi kenarı işlenmiştir onun duası, evladın alın yazısına. Bir annenin elini öpmek, sadece bir avuç nasırlı deriye değil; sabrın, merhametin ve ömrünü adadığı evladına duyduğu tarifsiz sevdanın izine dokunmaktır.
Gözleri görmez olur, ama gönül gözüyle evladı hâlâ ilk adımını atıyormuş gibi izler. İşte bu, zamanın yenemediği bir muhabbettir; kalpten kalbe, nefesle geçen bir meveddettir. “Bir ömürdür ana duası, serin rüzgâr gibi geçer yürekten, bir yokluğu bin varlığa değişilmez, kucağındaki sükuneti hiçbir diyar vermez insana,ana gülüşüyle doğar sabah, ahıyla kararır akşam…
Ana eli, yaraya merhemdir de kendi yarasını kimse bilmez. Kalbi bir goncadır da, her diken evladın derdiyle yeşerir. Nice hicranlar yaşamıştır da, bir kere “of” demez. Zira ananın sabrı, zülf-i yâre değmeden bağışlayan Mevla'nın lütfuna benzer.
Ne zamanki bir evladın alnına yazı düşse, ilk gözyaşı annenin kalbinden süzülür. Ne zaman bir tebessüm sunsa hayat, ilk sevinç annede yankı bulur. Çünkü annenin kalbi, zamanın ötesinden gelen bir yankıdır; ezeli bir duadır, kaderin en saf halidir.
Ve bir gün… Sesi duyulmaz olur da, ardından kalan her boşluk “ANNE” diye haykırır. Evin kokusu değişir, sofradaki yemeğin tadı eksilir, zaman anlamsız hale gelir, evlat büyür ama çocukluk bir ömür annede kalır. Her çağırış, içli bir hasrete döner.
Ne bir kelam, ne bir resim, ne bir anı… Hiçbiri yetmez onun yerini doldurmaya. Çünkü ana, yer değil; zamanın kendisidir. Ah, ne çok unuturuz kıymetini o vakur suskunluğun. Ne çok erteleriz bir öpüşü, bir sarılışı, bir teşekkür kelamını. Oysa ki anne, bir gün ansızın susar. Ve o sükut, dağlar gibi çöker evladın yüreğine, benliğine.
Ey gönül, varsa eğer dünyanda bir anne sesi, o sesi sonsuza kadar sakla; çünkü bir gün, yankısı bile hazine olur. Ve yoksa eğer, başını göğe kaldır… Zira rahmetin en derin yankısı, bir annenin susmuş duasında saklıdır.
Yâ Rab,
Annelerimizin ömrüne bereket, yüreğine sabır, diline dua, gözlerine fer ver.
Ve gidenleri, rahmetinle sar. Bize de düşen; ana hayattayken gönlünü hoş eylemek, ana gittikten sonra adını duada yaşatmaktır.
' Ne mutlu halen annesinin kokusuna sarılabilene, Ne mutlu her fırsatta “seni seviyorum” diyebilen evlâda…
Ne mutlu anne duası alana ve ne mutlu ki annesinin ardından gözyaşıyla değil, duayla eğilebilene…'
'' Tüm annelerimizin anneler gününü kutlar, hepsinin mübarek ellerinden öperim."