Erol Hanlıgil

Erol Hanlıgil

SUİZAN & HÜSN-İ ZAN

SUİZAN & HÜSN-İ ZAN

Kalpte yer bulmayan her bakış, aslında bir hicranın başlangıcıdır. İnsan, bilmeden, tanımadan, dokunmadan hüküm verir çoğu zaman. Gönlün terazisi susar da, dilin kılıcı çekilir hemen. Oysa her söz, sahibine dönecek bir yankıdır; her zan, sahibini zehirleyen bir duman... Bir meçhulün ardına gizlenmiş nice masum yürekler vardır ki, dedikodunun perdesiyle örtülür, iftiranın ateşiyle kavrulur. Göz bilmez, kulak duymaz, kalp hissetmez; lakin dil hüküm verir.

Bir gönül, "bilmiyorum" demeye âciz kalır da, sanıyı hakikatin tahtına oturtur. Mazlumu tanımadan zalim ilan eden, kendi vicdanına hapsolur. Zira insan, en çok da kurduğu cümlelerin altında kalır. Zannın ardına gizlenen her kelime, kulun kalbine düşen bir günahtır. Bilmeden ettiğin her hüküm, bir duanın önüne duvar örebilir. İnsan dediğin, su gibi berrak olmalı. Ne geçeni kirletmeli, ne gelene bulanık görünmeli. Gözüyle değil, gönlüyle bakmalı insan insana. Çünkü her suretin ardında bir sır, bir giz ve her suskunlukta bir yara gizlidir.

Mevlâ, kalpleri mühürlemeden evvel, bize basiret lütfetmiştir. “Zan ile hareket etmeyiniz” buyurmuştur yüce kelâmında. Çünkü zan, hakikatin gölgesi bile değildir. Ağızdan çıkan her söz, gönül toprağına düşen bir tohum gibidir; ya çiçek açar, ya diken verir. Görünmeyenin ardında nice sırlar vardır; gözyaşıyla geceyi ıslatan nice yüzler, kimseye açılmayan nice yaralar... Ve bizler, bir anlık vehimle bu sessizliğin üstüne çamur atarız. Hakkı bilmeden, haklıyı tanımadan karar veririz.

Oysa en büyük zulüm, bilinmeyene taş atmaktır. Bir insanı tam tanımadan hakkında hüküm vermek, geceyi bilmeden karanlıktan korkmak gibidir. Oysa her kalbin bir sabahı vardır; kimisi sessiz doğar, kimisi susarak parlar. Ve kim bilir, yargıladığın kişinin duası, senin sustuğun yerde seni affediyordur.

Birinin günahına girme, hele ki bilmeden, hele ki hiç tanımadan. Zira mazlumun duası geceden önce varır Arş’a. Ve nice iftiralar, sahibinin yakasında, ahirete kadar taşınır. Dünya bir imtihan yurdudur ve bu imtihanda kimseye kimsenin kefenini biçmek düşmez. En sessiz yürek, en temiz duayı saklayabilir içinde. O yüzden, hüküm verilecekse; onu yalnızca Hak bilir. Varsa söyleyeceğin bir söz, içinde rahmet taşımalı. Gönüller öyle hassastır ki; bir bakışla sarar, bir sözle harap olur.

Bazı insanlar, sadece anlaşılmak ister. Ve bazen bir insanın hayatındaki en büyük merhamet, onu yargılamamaktır.Unutmamak gerekir ki her insan, hakkında düşündüğün kadardır kalbinde. Nice gönül, başına yargı taşlarıyla örülmüş suskunluk duvarları içinde sessizce çürür. Her yargı, bilinmeyene karşı duyulan korkunun giydirdiği kibirli bir elbisedir. Oysa insan, satır aralarında değil; suskunluklarında gizlidir. Asıl kudret, anlamadan değil, anlamaya sabretmektedir ve yargılayarak değil, anlayarak iyileşir kalpler.

Kimse bilmez, bir iftiranın ardında kaç gece uykusuz geçer; bir dedikodunun ardında kaç secde, kaç gözyaşı saklıdır. Ve belki de, o günahsız yürek, sırf suskun kaldığı için suçlu zannedilir. Zira susmak, bazen vakar bazen edep; bazen de mecburiyettir. Hakkında bilmediğini dillendirme. Gözünün görmediğini, gönlüne taş yapma.

Çünkü bir gönül, kolay kurulmaz; ama bir kelâm ile yıkılır. Zan ile hüküm vermek, kulun kul üzerindeki en ağır imtihanıdır. Birini mazlum iken zalim saymak, seni de zalimlerin yanına koyar. Birini dinlemeden yargılamak, kendini Mevlâ’nın yerine koymaktır. O yüzden, söz söylemeden evvel düşün: Söylediğin sözde merhamet var mı, adalet var mı, edep var mı? Zira en güzel hüküm, kalpten yükselen bir duadır.

Bazen bir bakış, bin yargı taşır ardında. Henüz sesi duyulmamış, kalbi okunmamış bir insanın üzerine kurulmuş cümleler vardır; adı konmamış suçlar, biçilmeyen cezalar... İnsan en çok, hiç tanımadığı birine dair zihninde kurduklarıyla incitir. Söylenmeyen sözler, kurulmamış dostluklar, sadece ön yargının koyduğu perdeden görünmez olur.

Nice masum gözler, kötü niyetin değil; kötü zanların kurbanı olur. Kalpler arasında örülen görünmez duvarların harcı, çoğu zaman işte bu erken hükümlerle karılır. Hiçbir mahkeme, insanın zihnindeki kadar acımasız olamaz. Çünkü o mahkemede ne savunma hakkı vardır ne de gerçek arayışı… Sadece zanla çizilmiş yüzler, ithamla boyanmış kalpler…

Bir yargıya varmak, bir kalbi tartmadan hüküm vermek… İşte en ağır terazidir insana. Zira nice masum, başkasının dilinde haksızlığa kurban olur; nice temiz gönül, iftiranın karanlık gölgesinde solup gider. Herkes bilir ki, en ağır yara sözden gelir; ve en görünmez günah, belki de en kolay söylenende gizlidir. Gönül gözüyle bakmayı unutmuş gözler, zahirdeki gölgeyle hüküm keser. Lâkin ne bilirler, içten içe kaç feryatla ayakta durduğunu o yargıladıkları.

Gözyaşı kurur da izi kalır; gönül kırılır da sesi çıkmaz. Kalpteki derinliği ölçmeden, yaşanmışlıkları bilmeden edilen her söz, bir yüreği lime lime eder. Zanla yargılamak, bir çiçeği açmadan solmuş saymaktır. Sen sadece gördüğüne değil, göremediğine de hüsn-i zan ile yaklaş ki, kalpler kırılmasın, vicdan yaralanmasın. İnsan, gördüğünden çok görmediğiyle, işittiğinden çok hissettiğiyle anlam kazanır. Belki de sana “farklı” gelen, Rabb’in katında “en kıymetli” olandır.

Ve nihayetinde; kalbiyle değil de kibirle bakan, hakikati ıskalar. Ve insana gözünün değil gönlünün göremediği yerden sorulur bir gün. Bu yüzden susmak da bir hikmettir, bilmediğin yerde söz söylememek de bir edep. Kimi zaman en doğru cümle, hiç kurulmamış olan cümledir.

Bu yazı toplam 1310 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Erol Hanlıgil Arşivi

Bir Ömrün Sessiz Kahramanı: BABA

15 Haziran 2025 Pazar 16:57

DİLSİZ MİSAFİR...

28 Mayıs 2025 Çarşamba 16:52

Bir Ömürlük Dua :ANNE

11 Mayıs 2025 Pazar 11:02

BİR UMUDUN ARDINDAN…

04 Mayıs 2025 Pazar 10:53

HAKKARİ'DE YİTİP GİDEN CANLARA BİR VEDA

23 Nisan 2025 Çarşamba 18:15

Yol arkadaşı; ÖĞRETMEN'dir

24 Kasım 2024 Pazar 12:51

Zaman

09 Ekim 2023 Pazartesi 21:29

Sen hep.. (Kardelen)

10 Şubat 2021 Çarşamba 20:41

İNSAN OL EVLAT..!

30 Aralık 2020 Çarşamba 18:40

EHLİYETİNİZ VAR MI?

14 Eylül 2020 Pazartesi 21:28