Küresel ısınma, alınacak önlemler ve küresel soğuma
Atmosfer çeşitli gazlardan oluşur. Güneş ışınları atmosferi geçerek yeryüzünü ısıtır. Atmosferdeki CO2, CH4, N2O, O3, CFC (kloroflorokarbon) gibi gazlar güneşten yeryüzüne gelen ısının bir kısmını tutarak yeryüzünün belirli sıcaklık derecesinde kalmasını sağlar. Atmosferin ısıyı tutma özelliği sayesinde denizlerin, okyanusların donması önlenmiş olur. Atmosferin bu ısınma ve ısıyı tutma özelliğine sera etkisi denir (www.cevreorman.gov.tr/ hava_02.htm; http://www.webarsiv. hurriyet.com.tr; www.meteoroloji. org.tr).
Onsekizinci yüzyılın son çeyreğinde başlayan Sanayi Devrimi ve özellikle sanayileşme ile nüfusun hızla arttığı 1950’li yıllardan itibaren insan aktivitesi ve sanayi sistemleri tarafından atmosfere çok miktarda bırakılan CO2, CH4, N2O gibi gazların aşırı sera etkisi oluşturması sonucu, yeryüzünde (atmosferin troposfer tabakasının yeryüzüne yakın bölümünde) sıcaklığın giderek artmasına neden olmaktadır(Küresel Isınma,Nedenleri ve Sonuçları,Galip Akın).
Küresel ısınmanın neden olduğu olayların bazılarını sıralayacak olursak,
1. Kutuplardaki ve yüksek dağlardaki buzullar küresel ısınmanın artmasına bağlı olarak erimeye devam etmektedir. Deniz seviyesi son 20 yılda 15-20 cm yükselmiştir.
2. Ozon tabakası güneşten gelen ultraviyole ışınlarının çoğunu absorbe ederek bu ışınların zararlı etkilerinden canlıları korumaktadır. Atmosferin ozon tabakasının incelmesine neden olan ve insan aktiviteleri sonucu çok miktarda ortaya çıkan CFC gibi Halokarbon gazları, Ozon tabakasına göre daha fazla sera etkileri nedeniyle küresel ısınmayı artırmaktadır.
3. Küresel ısınmanın iklim değişimlerine sebep olmasına bağlı olarak,
a. Sel, heyelan, erozyon gibi doğa felaketlerinin artmasına neden olur. Öte yandan yavaş yağan yağmur bünyesine en çok CO2 gazını, hatta SO2 ve H2S gazlarını alıp yere düşerek atmosferdeki sera ve kirletici gazları temizlemektedir. Fakat hızlı ve aşırı yağışların atmosferdeki sera gazlarının azalmasına katkısı azdır.
b. Yeryüzü ve atmosferin ısınması denizler ve okyanusların da ısınmasını sağlayarak buradaki canlı türlerinin sayısını azaltmakta, bünyesinde erimiş CO2’i atmosfere vererek küresel ısınmanın etkilerini artırmaktadır.
c. Küresel ısınma, su havzalarının kapasitelerinin ve rezervlerinin azalmasına ve artan ihtiyaç sonucu çevre kirliliğinin artmasına sebep olacaktır. Çünkü su yaşam içindir. Sosyal yaşam suyun kullanılması ile de sıkı ilişki içindedir. Suyu içmek için bile bulamayan insanların, her gün yıkanması düşünülemeyeceğine göre, çevre kirliliği giderek artacaktır.
d. Aşırı sıcaklık artışı nedeniyle dünyada çölleşme yaygınlaşacaktır.
e. Orman yangınlarının artmasına, buralarda iklimin kuraklaşmasına dolayısıyla salgın hastalıkların yayılmasına neden olacaktır.
f. Aşırı sıcak ve soğuk canlılarda kromozom sayısı ve yapısı mutasyonlarını artırarak canlıların kalıtsal yapılarının değişmesine yol açacaktır.
g. Kutup Bölgelerindeki donmuş topraklar, küresel ısınma sonucu çözülmeye başlayarak binlerce yıl boyunca bünyelerinde bulunan sera gazlarını atmosfere bırakacaktır.
h. Küresel ısınma, gece-gündüz sıcaklık farkını giderek azaltacaktır.
i. Kasırga, hortum ve yıldırım gibi atmosfer felaketleri fazlalaşacaktır.
j. Asit yağmurlarının ve birçok doğa felaketinin zincirleme oluşmasını tetikleyecektir.
k. Aşırı ısınma göllerin, nehirlerin su kapasitelerini azaltacaktır.
l. Küresel ısınma sonucu gözlenen ani iklim değişmeleri, vücudun homeostasisinin sağlanmasını güçleştirerek hastalıkları artıracaktır.
m. Bütün bu olumsuz olaylar insanı moral çöküntüsüne sürükleyerek ruhsal yapısının hassaslaşmasına ve anlaşmazlıkların artmasına neden olacaktır (Appenzerler ve Dimick, 2004; Atalık, 2006; Cemre, 2006; Çukurçayır ve ark, 1997; Kalyoncuoğlu, 2006).
Küresel ısınma insan aktiviteleri sonucunda meydana geldiğine göre, buna neden olan aşırı ve bilinçsiz fosil yakıt kullanımından vazgeçilerek sınırlandırma getirilmelidir. Öte yandan dünya nüfusunun hızlı artışına bağlı olarak bu insanların besin, barınak, ısınma ve sağlık problemlerinin çözümü için harcanan çabalar daha fazla sera gazının atmosfere salınması ve hava, toprak, su kirliliğinin artmasına neden olduğundan nüfus artışının kabul edilebilir sınırlar içinde tutulması gereklidir. İnsanın enerji ihtiyacının fosil yakıtlar dışında karşılanması çabaları artırılmalıdır.
Örneğin güneş enerjisinden değişik enerjiler elde edilmelidir. Rüzgar, deniz akıntısı, deniz dalgası, jeotermal ve akarsulardan daha fazla yararlanılarak temiz enerji sağlanmalıdır. Yaşam düzeyini yükseltme çabalarında, bilinçsizce tüketim maddeleri kullanımının körüklenmesi önlenmelidir. Ayrıca doğa olaylarının kendi döngüsü içerisinde gerçekleşmesini sağlamak için tüm önlemler bir an önce alınmalıdır Diyebiliriz ki tüm ülkelerin ve bireylerin duyarlılığı ve işbirliği sağlanarak küresel ısınma olgusuna yönelinmelidir(Küresel Isınma,Nedenleri ve Sonuçları,Galip Akın).
Fakat hal böyleyken Euronews sitesinde yapılan bir haber içeriği dikkat çekiyor:
“Son olarak Güney Kutbu'nda 16, 17 ve 18 Kasım tarihlerinde rekor düzeyde düşük sıcaklıklara imza atıldı. 18 Kasım'da dereceler sıfırın altında 45,2'yi gösterirken, bu sıcaklık 1987'de aynı gün kaydedilen eksi 44,7 derecelik rekor soğukların bile üzerine çıktı.
Ölçümlerin yapılmaya başlandığı 1957'den bu yana en soğuk 6 aylık dönemin 2020-2021 kışında yaşandığı ortaya çıktı.
Bu gelişmelere rağmen aşırı sıcaklıklardan fazlasıyla bahsedilen bir dönemde aşırı soğukların gündeme gelmemesi dikkat çekici. Örneğin dünyanın en yüksek dağlarındaki buzulların eridiği yönündeki yoğun haberlere rağmen Kuzey Kutbu'ndaki deniz buzunun 2012'deki en düşük seviyesinden 1,35 milyon kilometrekare genişleyerek 4,92 milyon kilometrekareye ulaştığı haberi basında neredeyse yer bulamamış durumda.
Karada da Grönland buz tabakasının geçen yıldan bu yana büyüdüğü tahmin ediliyor. Mercan kayalıkları yok oluyor denilirken, Büyük Bariyer Resifi'nde mercanların büyüdüğü bildiriliyor. Hatta son uydu verilerine göre, küresel sıcaklık sekiz yıldan fazla bir süredir yükselmiyor.
Thierry, "Bu krizler hakkında en fazla bilgiye sahip olanların liderlik yapma ve savunma konularında ahlaki bir yükümlülüğü var" diyor.
"Eğer insan kaynaklı karbondioksit emisyonlarının küresel ısınmaya yol açtığı kanıtlanmış olsaydı, bu kanıtı ortaya koyan bir düzine kadar çığır açıcı bilimsel makaleden sonsuz alıntı yapılırdı" diyen Avustralyalı jeolog Profesör Ian Plimer, "Kanıtlanmış gerçekleri savunanlar karşı argüman üretemeyen, eleştirel analiz yeteneği yetersiz, kişisel çıkar ve duygulara güvenenler tarafından karalanıyor" diyor.”