Leyla Sapmaz
İnsan faktörünün derinliği
Trafik kazaları, maalesef modern yaşamın en büyük trajedilerinden biridir. Geriye enkaz, yaralı bedenler ve en kötüsü, birçok ailenin yanan yüreği kalır.
Bu felaketi sadece teknik bir sorun olarak görmek, çözüm yolunu daraltır. Kazaların kökenine inmek için eğitim, empati ve güvenlik denetimini bir arada ele alan bütüncül bir yaklaşım şarttır.
Kazaların üç temel sebebi vardır : İnsan, araç ve çevre.
İnsan hataları ; hız yapmak, dikkatsizlik(cep telefonu), yorgunluk, alkol/madde etkisi altında trafik kurallarını ihlal etmek şeklinde sıralanabilir ve bu durumlar kazaların büyük oranda ana sebebidir.
Araç kusurları olarak ; bakımsız lastikler, fren arızaları, ışıklandırma sorunları sayılabilir ve bu sorunlar denetimlerle azalabilir.
Çevre/yol koşulları olarak kötü hava(yağmur,sis), bozuk yol yüzeyi, yetersiz yol işaretleri/aydınlatma sayılabilir.
Kazaların önlenmesinde”sihirli tek bir değnek” olmasa da, aşağıdaki üç ayaklı sistem en kesin ve sürdürülebilir çözümleri sunar :
A.Temel Çözüm :Eğitim ve Empati(Sorumluluğun İnşası) :
Eğitim, sadece trafik kurallarını bilmekten ibaret değildir; empatiyi merkeze alan bir bilinç inşasıdır.
Ehliyet alım sürecinden başlayarak, sürücülerin sadece kendi hayatlarından değil, yoldaki diğer her bireyin hayatından sorumlu olduğu bilincini yerleştirmektir.
Eğitimlerde kazaların sebep olduğu fiziksel ve duygusal travmaları anlatan, mağdurların hikayelerini içeren gerçek yaşam senaryoları kullanmak faydalı olabilir.
Sürücülerin”Denetim olmasa bile kurala uymalıyım, çünkü bu hayatidir” ilkesini içselleştirmesi gerekir.
B.Akla Yatkın Çözüm :Güvenlik Denetimi ve Teknoloji
Denetim, insan faktörünün zayıfladığı anlarda devreye giren caydırıcı güçtür.
Kuralların istisnasız ve adil bir şekilde uygulanması, toleransın sıfır olduğu bir denetim sistemi gerekir.
Hız, kırmızı ışık, emniyet kemeri ihlallerini tespit eden akıllı kamera sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekir.
Kaza kara noktalarının sürekli analiz edilerek, mühendislik önlemleri(bariyer, yol düzenlemesi) ile kazaların fiziksel olarak önlenmesi uygun olur.
C.Caydırıcılık ve Emsal Karar
İhlallerin bedelinin sadece para cezası olmaması, caydırıcılığın artırılması gerekir.
Tekrarlayan veya ölümle sonuçlanan ciddi ihlallerde(alkollü sürüş, aşırı hız) ehliyetin uzun süreli veya kalıcı olarak iptali ve hapis cezalarının, herhangi bir indirim gerçekleşmeksizin uygulanması uygun olur.
Kaza sonrası hukuki süreçlerin olabildiğince hızlı sonuçlandırılması, mağdurların daha fazla yıpratılmaması adına önemlidir.
İnsanların trafik kurallarına karşı sorumsuz davranmasının ve sürekli sıkı denetim beklemesinin kökeninde derin psikolojik ve sosyolojik faktörler yatar.
İnsan beyni, düşük olasılıklı ancak yüksek etkili olayları(yani trafik kazasını) genellikle görmezden gelme eğilimindedir. Sürücüler, “ Bana bir şey olmaz,” yanılgısıyla hareket ederler. Bu, kişisel kontrol illüzyonuyla birleşince, kurallar önemsizleşir.
Neden hep sıkı denetim bekliyoruz? Bu, “ Dışsal Motivasyon” sorunudur. İnsanlar, davranışlarını içsel bir ahlaki sorumlulukla(empati, başkalarına saygı) değil, dışarıdan gelen bir ceza tehdidiyle (polis, kamera) düzenlemeye alışmıştır. Sıkı denetim, sadece ceza korkusuyla anlık bir kural uyumu sağlar, ancak içsel sorumluluğu inşa etmez.
Sıkı denetim, anlık ihlalleri durdurur, ancak “polis yoksa kural da yok” zihniyetini değiştirmez. Kalıcı çözüm, denetimin yanı sıra, bireyin kendi vicdanının denetim mekanizması haline gelmesidir.
Hız yapmanın veya hatalı park etmenin toplum içinde kınanmaması, hatta bazen”kurnazlık” olarak görülmesi, sorumsuzluğu normalleştirir.
Trafik kazalarının en ağır sonuçlarından biri, engelli kalan bedenler ve hayatları boyunca süren bakıma muhtaçlık durumudur. Bu, kaza anından çok sonra da süren bir trajedidir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihadı uyarınca verdiği bir karar özeti şu şekildedir:
Olay ve Konu : Trafik kazası sonucu %100 oranında iş göremez hale gelen ve yaşamının geri kalanında sürekli olarak başkasının yardımına ve bakımına muhtaç kalan mağdurun açtığı tazminat davasıdır.
Karar Özeti : Yargıtay, mağdurun bakıcı ihtiyacı için yapılan masrafların(bakıcı gideri) sadece kaza anındaki ücret tarifesiyle değil, mağdurun tahmini yaşam süresince (maliyetin bugünkü değeri hesaplanarak) yıllık artış ve enflasyon oranları göz önünde bulundurularak hesaplanması gerektiğine hükmetmiştir.
Bu karar, kazazedelerin sadece anlık tedavi masraflarını değil, yaşam boyu sürecek bakıcı ve sürekli yaşam giderlerini de kazayı yapan tarafın ve sigorta şirketinin ödemekle yükümlü olduğunu kesinleştirmiştir. Bu, kazazedenin insanca bir yaşam sürme hakkını hukuken güvence altına alan bir adımdır.
Trafik kazalarına karşı nihai zafer, ne sadece caydırıcı denetimde ne de sadece mühendislik önlemlerindedir. Asıl çözüm; içselleştirilmiş sorumluluk(empati ve eğitim) ile dışsal adil denetimin(güvenlik ve hukuk) birleşmesidir. Sorumluluk, trafik lambası kırmızıyken etrafta polis olmasa bile durabilme erdemidir. Bu erdemi inşa etmeden, sıkı denetim sadece geçici bir yara bandı olarak kalacaktır.