YAŞAM HAKKI
Yaşam hakkı, bireyin en kutsal ve değerli, diğer tüm hakların üstünde yer alan hakkıdır.Devletler tarafından en önemli mevzuatlarında, öncelikle ve çok kıymetli bir şekilde güvence altına alınmıştır.
Anayasa’da yaşama hakkı 17.madde ile güvence altına alınmıştır.
(Anayasa, Madde 17):Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez.
Anayasa’da da yaşama hakkının tüm hakların temelinde yer aldığı belirtilmiştir.
Yaşama hakkına saygı ve ona verilen kıymet hem birey olarak hem de tüm toplum olarak gelişmişliğimizin seviyesini göstermektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2.maddesi de Yaşam Hakkı ile alakalıdır ve şöyle literatüre geçmiştir:
Yaşam hakkı 1. Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infaz edilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez.
2. Ölüm, aşağıdaki durumlardan birinde mutlak zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlaline neden olmuş sayılmaz:
a) Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunmasının sağlanması;
b) Bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir kişinin kaçmasını önleme;
c) Bir ayaklanma veya isyanın yasaya uygun olarak bastırılması.
Yaşam hakkı öyle kutsal bir haktır ki mevzuatlarda düzenlenmemiş olsaydı dahi buna riayet etmemiz gerektiğini bilirdik.Zaten en başta Allah ve O’nun yasaları koruyor bu hakkı.
Yaşam hakkımız tehlikeye girince, kolluk kuvvetlerine başvururuz. Yaşam hakkının sadece mevzuatta düzenlenmiş olması bizi tek başına korumaz. Yaşam hakkımızın tehlikeye girdiği anda, kolluk kuvvetlerini arar, delillerin toplanması için üzerimize düşeni yapar, ceza davasını takip eder, maddi ve manevi zararımızın olması durumuna göre hukuk mahkemesinde tazminat davası açarız.
Yaşam hakkımız tehlikeye girdiği zaman örneğin 6284 sayılı Yasa’ya göre, koruma tedbirleri, önleyici tedbirler talep ederiz. Bu süreçte sadece biz değil tabi ki kolluk kuvvetleri, savcılık ve mahkeme ile diğer tüm kamu kurum ve kuruluşları üzerine düşeni yapar.Hem özel hastaneler hem de devlet hastaneleri, hastaların yaşamlarını korumak için zorunlu tedbirleri alır ve gerekli düzenlemeleri yaparlar.
Yaşam hakkı defalarca ihlal edilen ve defalarca başvuru yapan kişinin başvurusu hususunda, etkin soruşturma yürütülmesi yaşam hakkı konusunda çok kritik, önemli bir husustur.
Yaşam hakkının ihlal edilmemesi adına, bireyin, toplumun, kamu otoritelerinin ayrı ayrı almaları gereken önlemler mevcuttur. Bunu da olağan hayatın akışı çerçevesinde, değerlendirip uygulamaya geçirmek mümkündür. Örneğin; bozuk yollara dair İdarenin alması gereken ve bireyin de İdarenin koyması gereken ve ortaya koyduğu kurallara uyması gerekir.
Yaşam hakkına müdahale eden olayların etkin soruşturulması için soruşturmaların makul bir özen ve hızla yürütülmesi gerekir. Bazı özel durumlarda soruşturmanın ilerlemesini önleyen engeller ya da güçlükler bulunabilir.
Ancak, öldürücü güç kullanılmasıyla ilgili bir soruşturmada yetkililerin çabuk hareket etmeleri, halkın hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği ve bu eylemlerin teşvik edildiği görünümü verilmesinin engellenmesi için esaslı bir unsurdur(Burcu Özşahin ve Diğerleri, Başvuru No:2015/3497 Esas, 04/07/2019).
Sevgi ile kalın.