FUZULİ VE AŞK
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Her okuduğumda, aşkın tam olarak Fuzuli’nin bu gazeli gibi olduğunu düşünüyorum. Aşkın bir tarafı cefa, elem, ateş gibi. Hem O’nu çok seversiniz hem cefasına susarsınız hem de gazeldeki sızlanırsınız ama O’nsuz olamazsınız.
İkinci beyitteki sızlanma ise “Sevgili, bütün hastaların derdi için ilaç veriyor ama bana ilaç vermiyor. Yoksa beni hasta sanmıyor mu?”
Diye duygularını dile getiren Şair, sevgilinin neden kendisine değil başkaca hastalara, aşıklara şifa verdiğini ifade edip, ‘acaba, sevgili beni hasta yani aşık saymamaktadır mı?’ diye sızlanır.
Aşk tam da bunlar yaşanınca aşktır ya hani, mayasında eza vardır, cefa vardır, sızlanmak ve çok ama çok aşk beklemek vardır. Aynı maşukun kendisi gibi.
Devam beyitlerin manası da şu şekilde:
Ayrılık gecesi canım yanar, gözlerim kanlı yaşlar döker. Feryadım halkı uyandırır, kara bahtım halen uyanmaz mı?
Gül yanağına karşı gözümden kanlı sular akar. Ey sevgilim, gül mevsiminde akan sular bulanmaz mı?
Ben derdimi gizliyordum; "Derdini sevgiliye aç." dediler. Derdimi söylesem acaba o vefasız inanır mı inanmaz mı?
Ben sana meyilli değildim, aklımı yok eden sen oldun. Bu aşktan dolayı beni kınayan şaşkınlar senin güzelliğini görünce utanmazlar mı?
Fuzuli, çılgın bir aşıktır, halka her daim rezil olmuştur. O’na bu nasıl sevdadır, bu sevdadan bıkmaz mı, diye sorun…
Aşktır, sevdadır, sevgiliye güçlü sevgidir, kalbi yanmaktır…Adı her ne şekilde tanımlanırsa tanımlansın, kalbi yansa da sevdalının ayrılık ateşi ile sevdasını temiz sürdürmeyi bilmeli. Yanacaksa sadece sevdalının gönlü yanmalı, sevdiğinin ocağı, canı, hayatı değil.
Günümüzde, sözde “seviyordum” diyerek insanların canını yakanların yaşadığı duygunun adı aşk değildir. Aynı cümle içinde dahi telaffuz edilemez. Aşk, Fuzuli’nin gazelde anlattığı gibi zor olsa bile kutsaldır bu duygu. Seven, sevdiğine kıymaz ama ona aşkını, muhabbetini, sevdasını, derinlikle gazeldeki gibi dile getirebilir. Aşk, ayrılığa da gebe, karşılıksız olmaya da ama aynı zamanda aşkı aşk eden, saygı, derin sevgi ve muhabbettir.
Evet, bugün içimden bu konuyu işlemek geldi.Sevginin ve güzel aşkların insanı iyileştirmeye büyük katkısı olduğuna inanıyorum.
Sevgi ile kalın.