Şehir hayatına alışamayanlar ve unutulan temizlik kültürü
Hakkari’de belediye ekipleri gece gündüz demeden temizlik için çabalıyor. 7/24 çalışıyorlar, çöp yığınlarıyla mücadele ediyorlar. Ama ne yazık ki tüm bu gayretlere rağmen, çöplerin anayollara ve yol kenarlarına bilinçsizce atılması, göze batan ve üzücü bir tablo oluşturuyor. Bu durum hem çevreyi kirletiyor hem de toplumsal bilincimizin nerede eksik kaldığını sorgulatıyor.
Yere çöp atmak, sadece kötü bir alışkanlık değil; aynı zamanda sorumsuzca bir davranıştır. Özellikle büyük şehirlerde yere çöp atan biri, yoldan geçenler tarafından uyarılır, hatta attığı çöp kendisine geri toplatılır. Peki biz neden bu duyarlılığı taşımıyoruz? Neden biz de aynı refleksi göstermiyoruz?
Temizliğe özen gösteren bireyleri örnek almak ve onları takdir etmek gerekir. Öte yandan, yere çöp atanları da toplum olarak uyarmalı, hatta bu davranışın yanlış olduğunu nazik ama etkili bir şekilde hatırlatmalıyız. Çünkü temizlik alışkanlığı küçük yaşta kazanılır. Okullarda verilen eğitimin yanı sıra, asıl görev ailelere düşüyor. Çocuklara çevre bilinci kazandırmak, gelecek nesillerin sorumluluk duygusunu inşa eder.
Bilerek, isteyerek, sorumsuzca ve sürekli çevreyi kirletenlerin ise mutlaka bir yaptırımla karşılaşması gerekir. Sadece belediyeden hizmet beklemekle olmaz. Herkes kendi kapısının önünü süpürmediği sürece bu sorun çözülemez.
Benim yaşadığım dönemlerde sokaklar tertemizdi. Her köşe başında çöp tenekesi bulunurdu. İnsanlar yere çöp atmazdı. Dışardan, büyük şehirlerden akrabalarımız geldiğinde "Ne kadar temiz sokaklarınız var!" derlerdi. Elbette herkes pırlanta gibi değildi ama büyük çoğunluk temizliğe dikkat ederdi. Mahallede herkes her sabah kapısının önünü süpürürdü, sokaklar pırıl pırıldı.
Bugün o günleri özlemle anarken, “şehir hayatına alışamadılar” demekten öte, şehir bilincine nasıl ulaşacağımızı konuşmalıyız. Çünkü şehirli olmak sadece bir yerde yaşamak değil, oraya saygı duymaktır.