Leyla Sapmaz

Leyla Sapmaz

Hak arama özgürlüğü ve suça sürüklenen çocuk

Hak arama özgürlüğü ve suça sürüklenen çocuk

Anayasamızın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiş olup, Anayasa Mahkemesince verilen 26.01.2022 tarih ve E.2021/9, K.2022/4 sayılı kararda; hak arama özgürlüğünün en önemli iki ögesini oluşturan iddia ve savunma haklarını kısıtlayacak, bu hakların kullanımını engelleyecek ve adil yargılanmaya engel olacak kanun hükümlerinin Anayasa’nın anılan maddesine aykırılık oluşturacağı, maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün, kendisinin bir temel hak niteliği taşımasının yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olduğu ifade edilmiştir(Esas Sayısı : 2023/157 Karar Sayısı : 2023/178-Anayasa Mahkemesi).

Anayasa Mahkemesi’nin yerleşmiş hukuk devleti tanımına göre; Anayasanın 2.maddesinde yer alan hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir. (Anayasa Mahkemesi, 2001/406 E. 2004/20 K. sayılı kararı).

Anayasa Mahkemesinin bir başka kararında ise (28.02.1989 tarih ve E. 1988/32, K:1989/10 sayılı kararı) hukuk devleti; “Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında belirtildiği gibi hukuk devleti; her işlem ve eylemin hukuka uygunluğunu başlıca geçerlilik koşulu bilen, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla bağlılığa özen gösteren, yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaşmayan devlettir.” şeklinde tanımlanmıştır.

En genel anlamda hak arama hürriyeti; Anayasa’da da belirtildiği üzere, meşru araçlardan yararlanarak, hakkını elde etmek hususunda davalı ya da davalı olarak yargı mercileri nazarında mahkeme kararını elde etme özgürlüğüdür.Bu hususta eşitlik ve adalet ilkesi geçerlidir.Yargı mercileri ve idari makamlar da bu hakkın elde edilmesini ya da aranılmasını zorlaştıracak eylem ve söylemler ile hareket etmeme durumu söz konusudur.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesine göre;

Adil yargılanma hakkı 1. Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir.

2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.

3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir: a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak; c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek; d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek; e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak,

Şeklinde ifade edilmiştir.

Yasal çerçevede tanımlanan bu hakları kullanırken başta sahip olduğumuz hak kavramının içeriğini, yasal şartlarını ve içeriğini çok net olarak bilmemiz ve bilmiyorsak da bu konuda bir uzman yardımından faydalanma gerekliliğini anlama bilincinde olmamız elzemdir.

Hak arama hürriyeti kullanılırken meşru araç ve hukuka uygun delilleri toplamalı ve makul sürede hakkımızı elde etme gayretinde olmamız gerekiyor.

Bu konularda vakıf olan ve konulara vakıf olması beklenen yargı kurumları da, en makul ve hızlı şekilde ve meşru araçlar kabulü ile mağdur olmamamız için kanuna, teamüle ve yargı kararlarına riayet etmek durumundadır. Seri olmak hak kaybı anlamına da gelmemeli ve makul olma durumu her zaman dikkate alınmalıdır kanaatindeyim.

Bu arada hak arama hürriyetinden bahsederken, suça sürüklenen çocuk kavramına değinmek istiyorum. Muhakkak ki bu çocukların da hak arama hürriyeti mevcut olup topluma kazandırılmaları adına özellikle denetimli serbestlik aşamalarında yapılan çalışmalar masa başı psiko sosyal destek faaliyeti olarak kalmamalı kapsayıcı bir toplumsal faaliyet şeklinde yürütülmelidir.

Öte taraftan 18 yaş altı olup çok ağır ve trajik suçlar işleyerek başka yetişkinlerin ya da çocukların hayatlarına, sağlıklarına zarar verenler için de öncelikle kemik yaşı tespiti yoluna gidilerek aşamalı bir yol izlenmeli gerektiği kanaatindeyim.

Şöyle ki suç işleyen kişi kemik yaşı tespiti sonucu 18 yaşından küçük olduğu sonucuna varılırsa doğal haliyle hüküm kurulurken yaş indiriminden de faydalanınca bundan sonraki evrede kişinin pişmanlık durumu, ıslah olup olmadığı, gereken tüm topluma kazandırmalar, psiklojik vs destekler de yetkili makamlar tarafından da sağlandıktan sonra durum takip edilip çocuğun ileriki aşamalarda, 18 yaşından büyük duruma gelmiş kişinin ıslah olmadığı adli tıp ya da uzman meslek erbapları tarafından oluşan kurul tarafından tespit edilirse yaş indiriminin iptal edilmesi, o indirim hiç olmamış gibi hükmün infazı uygun olur kanaatindeyim.

Tabi ki bu arada suç işleyenin topluma kazandırılma amacından vazgeçme bir durum asla söz konusu olmamalı.

İngiltere ve Galler’de cezai sorumluluk yaşı 10’dur.Bu da demektir ki 10 yaşın altındaki çocuklar tutuklanamaz. Yasayı ihlal eden 10 yaşın altındaki çocuklara verilebilecek başka cezalar da vardır.10-17 yaş arasındaki çocuklar suç işledikleri takdirde tutuklanıp mahkemeye çıkarılabiliyor. Konu gençlik mahkemeleri tarafından ele alınıyor.

Fakat burası hapishane değil. Gençler için özel güvenlikli merkezlerdir.18 yaşını doldurmuş gençler kanunen yetişkin sayılır. Eğer hapse gönderilirlerse, yetişkinlerin tutulduğu hapishaneye değil, 18-25 yaş aralığındakilerin tutulduğu bir yere gönderileceklerdir(GOV.UK).

Her şeyden önce de parçalanmamış aile yapıları, eğitim ve bilinçlenme ile sevgi saygı gibi değerler ile suça sürüklenen çocukların yaprak gibi savrulmalarını önleyebiliriz.

Bugün sevgiyle evde, yarın her yerde.

Sevgi ile kalın.

Bu yazı toplam 1588 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Leyla Sapmaz Arşivi

ÇEVRENİN KİRLETİLMESİ

21 Temmuz 2025 Pazartesi 08:28

MÜLKİYET HAKKI

16 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

Trafik kazaları ve cinayetleri

12 Temmuz 2025 Cumartesi 10:07

BİR DÖNEM CADI AVI MANİFESTOSU

10 Temmuz 2025 Perşembe 09:18

ORMANLARIN HAYATİ ÖNEMİ VE KORUNMASI

05 Temmuz 2025 Cumartesi 10:23

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU(OMBUDSMANLIK)

30 Haziran 2025 Pazartesi 08:56