Nevzat Kızılban

Nevzat Kızılban

Ortadoğu'da kalıcı başarı ve demokrasi yolu

Ortadoğu'da kalıcı başarı ve demokrasi yolu

ORTADOĞU'DA KALICI BAŞARI VE DEMOKRASİ YOLU RADİKALİZMİN ÇIKMAZI VE ÇAĞDAŞ BATI İLE UYUM ZORUNLULUĞU
Almanya Ortadoğu Uzmanı Udo Berger’in Analizi Işığında Geniş Kapsamlı Bir Değerlendirme
Tarihin Kesişim Noktası ve Kritik Yol Ayrımı Ortadoğu, kadim medeniyetlerin beşiği, enerji kaynaklarının kalbi ve küresel jeopolitiğin en karmaşık düğüm noktasıdır.

Bölge, ulusal kimliklerin ve toplumsal hak arayışlarının yoğunlaştığı bir coğrafya olmasına rağmen, bu mücadelelerin büyük bir kısmı, kalıcı bir demokrasiye, refaha ve hukukun üstünlüğüne ulaşmada başarısız olmuştur. Bu tarihsel çıkmazın temel nedenleri, bölgenin iç dinamiklerinde ve küresel güç dengeleriyle kurduğu ilişkide yatmaktadır.

Almanya’nın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Udo Berger’in analizi, bu zorlu coğrafyada kalıcı bir zafere ulaşmak isteyen tüm aktörler için net, ancak zorlayıcı bir yol haritası sunmaktadır: Radikal ideolojilerden mutlak surette uzaklaşmak ve "Uygar Batı"nın siyasi ve diplomatik desteğini alabilen, ademimerkeziyetçi, çoğulcu demokratik bir çizgiyi benimsemek.

Berger’in tezi, ideolojik bir tercihten ziyade, tarihsel deneyimlerin ve jeopolitik pragmatizmin dayattığı bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

I. Radikal İdeolojilerin Aşılmaz Engeli: Başarısızlığın İki Kutuplu Denklemi
Berger’in temel analitik öncülü, Ortadoğu’da hak, hukuk ve demokrasi temelli bir mücadelenin, kendi hedefleriyle kökten çelişen iki ana radikal akımla ortak bir yolda yürüyerek başarıya ulaşmasının imkânsızlığıdır.

Bu iki damar, radikal sol (Sosyalist, Komünist, Komünalist) ve siyasal radikal dinci şeriatçı hareketlerdir. Bu ayrım, ahlaki bir yargıdan çok, bu ideolojilerin tarihsel pratiklerinin bölgeye istikrar, ekonomik refah ve hukuk devleti ilkelerini getirmedeki mutlak başarısızlığının tespiti üzerine kuruludur.

A. Siyasal Radikal Dinci Şeriatçı Çıkmazı: Tecrit, Sefalet ve Vekil Aktörlük
Udo Berger, siyasal radikal dinci şeriatçı ideolojilerin desteklediği hiçbir mücadelenin, halkları için kalıcı bir başarı, ekonomik refah ve uluslararası meşruiyet sağlayamayacağını kesin bir dille belirtmektedir. Bu tez, güncel bölgesel örneklerle doğrulanmaktadır:

* Yönetimsel Başarısızlık ve Sefalet: Mısır'da Muhammed Mursi'nin kısa süreli yönetimi, Yemen'deki Husilerin kontrol alanları, Lübnan'daki Hizbullah'ın etki sahası, Gazze'deki Hamas'ın yönetimi, Afganistan bataklığı ve İran'ın genel sosyo-ekonomik durumu, bu yapıların halklarını uluslararası tecrit ve derin bir sefalet içinde bıraktığını göstermektedir. Bu hareketler, ideolojik katılıkları nedeniyle serbest piyasa ekonomisi, bireysel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğü gibi çağdaş devlet yönetiminin temel dinamiklerini tesis edememektedir.

* Jeopolitik Piyonluk ve Hedef Sapması: Berger, bu hareketlerin başarısızlığının bir diğer boyutunu, küresel ve bölgesel güçler tarafından vekil olarak kullanılma potansiyellerinde görmektedir. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı ABD CIA tarafından desteklenen "Yeşil Kuşak" stratejisinden, Hamas'ın seküler FKÖ'ye karşı güçlendirilmesine kadar, radikal dinci hareketler, genellikle bağımsız bir ulusal başarı modeli oluşturmak yerine, daha büyük güçlerin satranç tahtasındaki piyonları olmaktan öteye gidememişlerdir.

Suriye'deki bazı radikal dinci örgütlerin, düşman ilan ettikleri İsrail, ABD ve Batı hedeflerine karşı ciddi bir eylemde bulunmaması, onların gerçek önceliklerinin ve bağımsız hareket etme kapasitelerinin sorgulanmasına yol açmaktadır. Bu durum, onların ulusal bir başarı ve bağımsızlık getirme vaadinin temelsiz olduğunu kanıtlamaktadır.

B. Radikal Sol İdeolojilerin Sonu: Baskı, Merkeziyetçilik ve Tarihsel Çöküş
Berger’e göre, radikal sol ideolojilerin (Sosyalizm, Komünalizm, Komünizm) içinde yer alacağı bir mücadelenin de Ortadoğu'da kalıcı zafere ulaşması imkânsızdır. Bu imkânsızlık, hem ideolojilerin tarihsel pratiğinden hem de bölgenin özgün sosyolojik yapısından kaynaklanır:

* Baskıcı Rejimler ve Ekonomik Yıkım: Tarihsel deneyimler, bu ideolojilerin bölgede genellikle baskıcı tek parti diktatörlükleri ve kaynakları verimsiz kullanan başarısız merkeziyetçi ekonomik modellerle sonuçlandığını göstermiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde bu modellerin küresel çapta iflası, Ortadoğu için de geçerliliğini korumaktadır.

Toplumsal Çoğulculukla Uyumsuzluk: Ortadoğu'nun mozaik yapısı, derin etnik, mezhepsel ve kabilevi hassasiyetlere sahiptir. Radikal solun katı, merkeziyetçi ve genellikle sekülerizmi dayatan yapısı, bu karmaşık toplumsal çoğulculukla uyum sağlamakta güçlük çekmekte, çoğu zaman da yeni baskı ve çatışma alanları yaratmaktadır. Berger, KÜRD MİLLETİ gibi milli kimlik mücadelesi veren aktörlerin, tarihsel ve mevcut jeopolitik gerçekler ışığında, bu radikal sol akımlardan uzak durmasının pragmatik bir zorunluluk olduğunu vurgular.

II. Başarının Anahtarı: "Uygar Batı"nın Desteği ve Çoğulcu Demokratik Değerler
Udo Berger’in analizinin ikinci ve en kritik boyutu, Ortadoğu’da demokrasi, hak ve hukukun üstünlüğü mücadelesinin başarısının, başını ABD'nin çektiği "Uygar Batı'nın siyasi desteği" ile mümkün olabileceği yönündeki tezidir. Bu yaklaşım, bir boyun eğme değil, küresel jeopolitik gerçekliğin rasyonel ve pragmatik bir kabulüdür.

Uluslararası Meşruiyet ve Diplomasi Alanı: Küresel siyasetin ve ekonominin büyük güç dengeleri, Batı’nın temel değerlerine (hak, hukuk, eşitlik, özgürlükler) dayanan, ancak aynı zamanda Batı’nın siyasi ve diplomatik desteğini alabilen mücadelelerin, uluslararası meşruiyet kazanmasını ve kalıcı siyasi çözümlere ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Batı’nın desteği, uluslararası hukuk ve diplomasi arenalarında ses bulmak, insan hakları ihlallerine karşı baskı oluşturmak ve siyasi müzakereleri mümkün kılmak anlamına gelir.

Değerler Birlikteliği ve Küresel Sistemle Uyum: Demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesi, doğası gereği, küresel çoğulcu demokratik sistemin parçası olan güçlerin desteğiyle nihai zafere ulaşabilir. Batı, sadece bir jeopolitik güç odağı değil, aynı zamanda Ortadoğu'da arzulanan temel değerler olan sekülerizm, ademimerkeziyetçi çoğulculuk ve hukuk devleti ilkelerinin en gelişmiş örneklerinin bulunduğu coğrafyadır. Bu değerlerle uyumlu bir çizgi izlemek, bölge aktörlerini uluslararası toplumun ayrılmaz bir parçası haline getirecektir.

III. Kürd Hareketi İçin Kritik Yol Ayrımı: Radikalizmden Seküler Pragmatizme
Berger’in analizi, ulus devlet kurma veya hak ve statü kazanma arayışındaki Kürdler için özel bir önem taşımaktadır. Kürdlerin, kalıcı bir başarı ve uluslararası tanınma için, şartlar ne olursa olsun, hem radikal Sol'dan hem de Siyasal Dincilerden kesinlikle uzak durması gerekmektedir.

Bu, Kürd hareketlerinin kimlik mücadelesini şu evrensel ilkeler üzerine oturtması gerektiği anlamına gelir:
* Sekülerizm ve Çoğulculuk: Yönetim ve siyaseti dinden ayırmak, farklı inanç ve etnik grupların bir arada yaşamasını sağlayan çoğulcu, ademimerkeziyetçi ve demokratik bir yapıyı benimsemek.
* Hukuk Devleti İlkeleri: Bireysel ve azınlık haklarının anayasal güvence altına alındığı, hukukun üstünlüğüne dayanan bir sistem kurmak.

* Pragmatik Ulusal Çizgi: Radikal ideolojilere saplanmak yerine, Batı’nın değerleri ile uyumlu, uluslararası hukuku temel alan, siyasi ve diplomatik çözümleri önceleyen bir pragmatik ulusal çizgi izlemek.
Berger’e göre, Kürdlerin başarı şansı, tamamen bu Batı ile uyumlu, demokratik ve pragmatik yola bağlıdır. Radikalizmin cazibesine kapılmak, uluslararası desteği kaybetme, iç bölünme ve kurulacak muhtemel bir devlette baskıcı bir yönetim kurma riskini beraberinde getirecektir.

Sonuç: Pragmatizm, Değerler ve Kalıcı Zaferin Reçetesi
Udo Berger’in Ortadoğu’daki siyasi dinamiklere ilişkin analizi, bölgedeki siyasi başarı ve demokrasi için net ve akademik temellere dayanan bir reçete sunar:

* İdeolojik Arınma: Sosyalist/Komünist ve Siyasal Dinci şeriatçı radikalizmlerden mutlak bir kopuş sağlanmalıdır. Bu ideolojiler, tarihsel olarak tecrit, sefalet ve çatışma getirmiştir ve kalıcı başarıya giden yolda aşılmaz bir engeldir.

* Evrensel Değerler Birlikteliği: Tüm mücadeleler, evrensel demokrasi, sekülerizm, çoğulculuk, hak ve hukukta eşitlik ilkeleri üzerine inşa edilmelidir. Bu, sadece ahlaki değil, aynı zamanda uluslararası kabul ve destek için stratejik bir zorunluluktur.

* Uluslararası Uyum ve Destek: Başta ABD olmak üzere, Uygar Batı'nın siyasi ve diplomatik desteği, mücadelenin uluslararası alanda meşruiyet kazanması ve kalıcı bir başarıya ulaşması için hayati önem taşır.

Ortadoğu'nun geleceği, radikal ideolojilerin karanlık gölgelerinden sıyrılarak, küresel demokratik değerlerle uyumlu, pragmatik ve çoğulcu bir siyaset izleyen aktörlerin elinde şekillenecektir. Berger'in ifadesiyle, radikalizmin getirdiği tecrit ve sefalet geçicidir; ancak demokrasi ve hukuk arayışı, Batı ile birlikte ve Batı'nın değerleriyle uyumlu bir şekilde yüründüğünde, kalıcı bir refah ve uluslararası tanınma potansiyeline sahiptir. Kalıcı zafer, sadece silahlı bir çatışmanın bitmesine değil, aynı zamanda hukuk devleti, toplumsal çoğulculuk ve evrensel çoğulcu demokratik değerlerin tesisine bağlıdır.

Bu yazı toplam 242 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Nevzat Kızılban Arşivi

Hakkari su kaynakları projesi

13 Ekim 2025 Pazartesi 13:26

ANLAYIŞI KIT ZİHNİYET

11 Ekim 2025 Cumartesi 10:35

HAKKARİ'NİN UYANIŞI

08 Ekim 2025 Çarşamba 13:55

KOYUN SÜRÜSÜ OLMAYALIM

05 Ekim 2025 Pazar 10:53

Türkiye tarımını dönüştürme projesi

22 Eylül 2025 Pazartesi 10:34