Toprağa Değen Vicdan
5 Haziran Dünya Çevre Günü yalnızca bir tarih değildir… Bu tarih, toprağın sesine kulak vererek vicdanımızı uyandırmanın çağrısıdır… Her yıl kutlanan bu gün, yalnızca bir günle sınırlı kalmamalı… Asolan, her gün çevreyle barış içinde yaşamak, doğaya kök salmış bir bilinçle adım atmaktır… Çünkü doğa bize ait değil, biz doğaya aitiz demeye gerek yok; artık bunu hissetmenin vaktidir…
Ekosistem, milyonlarca yılın sabrıyla kurulmuş hassas bir dengedir… Bu dengeye atılan her yanlış adım, yalnızca bugünümüzü değil, yarınımızı da kuraklığa, sessizliğe ve yoksunluğa sürükler… Hakkari’nin dağlarında yetişen endemik bitkiler, birer ot parçası olarak görülemez; onların her biri bir canlılık nişanesidir… Koparılan her dal, susan bir nefes gibidir… Köküne dokunulan her yaşam, topraktan eksilen bir umuttur…
Bugün sokaklarımızda, caddelerimizde, dağ yollarımızda hâlâ gelişi güzel atılan çöplerle karşılaşıyoruz… Çocuklarımız, doğanın en güzel çağlarını çöplerin gölgesinde büyüyerek geçiriyor… Oysa bu topraklara borcumuz tertemiz bir çevre bırakmaktır… Nehirlerimiz berrak akmalı, derelerimiz kuşlara yurt olmalıdır… Zira su durursa, doğa feryat eder…
Ağaçları kesmek, sadece bir gövdeyi devirmek anlamına gelmez… Bu, bir canı susturmak, bir hayatı yarıda bırakmaktır… Oysa her ağaç, gökyüzüne uzanan bir umuttur… Hakkari gibi doğasıyla bütünleşmiş bir coğrafyada, her dikilen fidan; toprağa verilen bir sözdür… Tepelerin, bayırların, mezarlıkların yeşile bürünmesi yalnızca estetik değil; aynı zamanda yaşama verilen kıymetin nişanesidir…
Belediyeler, çöpleri toplamaktadır… Ancak bu yeterli değildir… Vatandaş da sorumluluğunun farkında olmalı, çöp kutularını bilinçli şekilde kullanmalıdır… Her sokağın temizliği, bir medeniyet aynasıdır… Çöp kutuları vicdanın terazisidir… Elimizden çıkan her atık, yarına dair bir seçimdir…
Mezarlıklar, yalnızca geçmişin hatıralarını taşımaz; aynı zamanda geleceğe duyulan saygının da simgesidir… Her bir mezarlıkta bir çeşme yapılmalı, hem toprağa hem yaşayanlara can verecek bir damla su bırakılmalıdır… Bu çeşmeler yalnızca su değil, vefa da akıtmalıdır… Hakkari’nin merkez tepeleri ve mezarlıkları tamamen ağaçlandırılmalı, suskun topraklara yeniden hayat verilmelidir…
Yeni yapılan binalar, çevreye saygılı imar planlarıyla yükselmeli… Betonun gri yüzü, yeşilin huzuruna gölge etmemelidir… Şehirleşme, doğaya rağmen değil; doğayla birlikte yürümelidir… Bir çevre düzeni, yalnızca yasalarla kurulmaz; yürekle, bilinçle, duyarlılıkla inşa edilir…
5 Haziran vesilesiyle bir çağrıda bulunalım… Dağ keçilerine, kekliklere, sincaplara, kartallara ve tüm doğanın asil sahiplerine yaşama hakkı tanıyalım… Onların sessiz çığlığına kulak vermek, aslında kendi vicdanımızı dinlemektir… Çevre, yalnız çevre değildir; insanın aynasıdır…
Ve kutlama, bir teşekkürle son bulmalı…
Ey toprak…
Ey yeşil…
Ey doğa…
Sen bize sundun, büyüttün, doyurdun, korudun…
Artık sıra bizde…
Ağaçlar dikelim, çeşmeler açalım, toprağa vicdan bırakalım… Hakkari güzelleşsin… Çünkü güzellik, doğanın yeşerdiği yerde başlar…
Yazar: Metin KESKİN