Murat Taş
Federasyonun terazisi yok..
26 Ekim 2025 tarihinde Bölgesel Amatör Lig’de oynanan Hakkâri Zapspor- Bingöl Murat 2020 Genç Spor karşılaşması, sadece bir futbol maçı değil; ne yazık ki Türk futbol tarihine geçecek bir adaletsizliğin de başlangıcı oldu.
Oldukça çekişmeli, centilmenlik havasında geçen mücadelede Hakkâri Zapspor sahada alın teriyle 1-0 öndeydi. Maçın normal süresi tamamlanmış, uzatmaların son saniyelerine girilmişti.
Tam da futbolun konuşulması gereken anda, saha kenarında yaşanan bir tartışma büyüdü.
Ev sahibi takım taraftarlarının da olaya dâhil olmasıyla birlikte, hakemin anonslarına rağmen tribünlerden Hakkâri Zapspor futbolcularına sözlü ve fiziki saldırılar başladı.
Bu noktada futbolun evrensel kuralları nettir. Tribünler boşaltılamıyorsa, oyuncuların güvenliği sağlanamıyorsa maç tatil edilir ve mağdur olan, sahada suçu olmayan takım lehine karar verilir.
Bugüne kadar ülkemizde yaşanan benzer olayların neredeyse tamamında da böyle olmuştur.
Ancak bu maçta olmadı.
Hakem, uzatmaların son saniyesinde maçı bitirmek yerine erteleme yoluna gitti ve kararı Türkiye Futbol Federasyonu’na bıraktı.
Federasyon ise tam iki ay sonra, futbol kamuoyunu hayrete düşüren, eşi benzeri görülmemiş bir karara imza attı:
Her iki takım da 3-0 hükmen mağlup sayıldı.
Soruyoruz:
Bu nasıl bir adalet anlayışıdır?
Üstelik maçın ardından yapılan görüşmelerde, maçın hakemi ve gözlemcisi bizzat Hakkâri Zapspor yöneticilerine şu bilgiyi verdi:
Hakkâri Zapspor’un olaylarda herhangi bir kusuru yoktu. Sadece bir futbolcu, arbede sırasında istem dışı bir hareketten; yardımcı antrenör ise itirazdan dolayı kırmızı kart görmüştü. Bunun dışında Hakkâri Zapspor aleyhine rapora geçecek bir durum bulunmuyordu.
Peki, o zaman neden bu karar?
Türkiye’nin dört bir yanında çok daha ağır olaylar yaşanırken, sahalar kapanmazken, tribünlerde küfürler, tehditler, hatta insanlık dışı görüntüler cezasız kalırken;
Tesisi olmayan, altyapısı olmayan, geliri olmayan, tamamen futbol aşkıyla ayakta duran bir şehrin takımına bu ceza neden?
Hakkâri… Sosyal ve kültürel imkânların sınırlı olduğu, futbolun insanların hafta sonu nefes aldığı, stresini attığı belki de tek ortak sevinç olduğu bir şehir.
Gecesini gündüzüne katan antrenörlerin, cebinden harcayan yöneticilerin, yokluk içinde mücadele eden futbolcuların emeği bu kadar mı değersiz?
Federasyon;
Tribünlerde her türlü hakareti normalleştirenlere,
Kadına küfür edenlere, futbolla zerre ilgisi olmayan provokatörlere sessiz kalırken,
Hakkâri Zapspor’a bu ağır faturayı kesiyorsa, dönüp aynaya bakmalıdır.
Bu karar, sadece Hakkâri Zapspor’u değil; Türk futbolunun vicdanını yaralamıştır.
Bilinsin ki; Bu küçük şehir, bu büyük haksızlığa rağmen futbola olan sevgisinden vazgeçmeyecek.
Ama bu karar, düzeltilmediği sürece Türkiye Futbol Federasyonu’nun alnında kara bir leke olarak kalacaktır.
Beklentimiz nettir:
Bu skandal karardan derhal geri dönülmeli,
Hakkâri Zapspor lehine adil bir karar verilmeli
Ve Hakkâri halkından, futbol kamuoyundan özür dilenmelidir.
Çünkü futbol, önce adalet ister.
Adalet yoksa geriye sadece kırgınlık kalır.