Nevzat Kızılban

Nevzat Kızılban

1 Eylül Dünya Barış Günü

1 Eylül Dünya Barış Günü

1 Eylül Dünya Barış Günü: Bir Hayalden Gerçeğe Giden Yol
Her yıl 1 Eylül, insanlığın en kadim özlemlerinden biri olan barışa adanmış bir gün olarak takvimlerde yerini alır. Bu tarih, İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcıyla anılan o kara günü anımsatırken, aynı zamanda tüm acılardan ders çıkararak barışa olan bağlılığımızı pekiştirme fırsatı sunar.

Ancak Dünya Barış Günü, sadece sembolik bir kutlama günü değil, aynı zamanda barışın neden hâlâ bir "hayal" gibi durduğuna dair yüzleşmemiz gereken acı gerçeklerin de bir yansımasıdır. Bu kutsal değer, sözlüklerdeki bir kelimeden çok daha fazlası olmalı, tüm insanlık için bir eylem çağrısına dönüşmelidir.

Savaşın Gölgesinde Bir Dünya
Tarihin sayfaları, savaşın insanlık için ne kadar yıkıcı ve döngüsel bir olgu olduğunu kanıtlarla doludur. Kutsal sayılan topraklar, ideolojik farklılıklar, ırkçılık, ekonomik çıkarlar ve iktidar hırsları uğruna dökülen kanlar, nesiller boyu aktarılan bir miras gibi süre gelmiştir.

Barış ise bu bitmek bilmeyen şiddet döngüsünde hep uzaktan duyulan bir fısıltı olarak kalmıştır. Günümüzde, dünyanın farklı bölgelerinde süren çatışmalar, bu fısıltının hala bir çığlığa dönüşemediğinin en yakıcı göstergesidir. Masum insanlar, sırf bir avuç savaş sevdalısının hırsları uğruna evlerini, umutlarını ve canlarını yitirirken, barış dilekleri havada asılı kalmaya devam ediyor. Barışı icat edecek mucitlere değil, onu yaşam biçimi haline getirecek insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Barışı Hayal Etmekten İnşa Etmeye
Barışı inşa etmenin yolu, öncelikle onun sadece bir "sonuç" değil, sürekli bir "süreç" olduğunu kabullenmekten geçer. Bu süreç, büyük siyasi anlaşmalar kadar, günlük hayatımızdaki küçük adımlarla da şekillenir.

Barış, en temelde, bireylerin kendi iç dünyalarındaki çatışmaları çözerek başlar. Hoşgörü, empati ve sevgi gibi temel değerler, barışın tuğlalarıdır. Farklı inançlara, kültürlere veya düşüncelere sahip insanlarla empati kurmak, onları anlamaya çalışmak ve düşmanlık yerine diyalog köprüleri kurmak, bu tuğlaları yerleştirmek demektir. Barış, farklılıkları bir tehdit olarak görmek yerine, insanlığın ortak zenginliği olarak kabul etmekle yeşerir.

Bu noktada, ünlü bir yazarın "yeni doğan her çocuğa 'Barış' adını vermek" önerisi, sembolik olduğu kadar derin bir anlam taşır. Savaş sevdalıları, belki de bu ismin yankılanan sesini duyabilir ve yaptıklarının yıkımını görme fırsatı bulabilirler. Ancak asıl mucize, isimlerde değil, kalplerde ve zihinlerde yaşanacak değişimde gizlidir. Gerçek barış, savaş fikrinin dahi akla gelmediği bir dünyadır. Bu bir ütopya gibi görünse de, insanlık olarak hedefimiz tam olarak bu olmalıdır.

Bir Gün Değil, Her Gün Barış
1 Eylül Dünya Barış Günü, sadece bir kutlama değil, harekete geçmek için bir çağrı olmalıdır. Bu gün, bize idealimizi hatırlatmalı, ancak bir hatırlatmadan öteye geçerek, barışı hayatımızın her anına yayma sorumluluğumuzu pekiştirmelidir.

Bu sorumluluk, hem bireysel hem de kolektif eylemlerle yerine getirilebilir. Eğitim sistemimizde barış, çatışma çözümü ve uzlaşı becerilerine daha fazla yer vermek; uluslararası platformlarda diplomasi ve diyalog kanallarını açık tutmak; sosyal medyada nefret söylemi yerine yapıcı mesajlar yaymak... Tüm bunlar, barışı sadece bir dilek olmaktan çıkarıp, somut bir eyleme dönüştürmenin yollarıdır.

Barışın yokluğu, sadece savaşın varlığı demek değildir. Aynı zamanda adaletsizlik, yoksulluk, açlık ve eşitsizlik gibi toplumsal sorunların da bir yansımasıdır. Gerçek barış, tüm bu sorunların üstesinden gelerek, her bireyin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdüğü bir dünya inşa etmekle mümkündür.

1 Eylül Dünya Barış Günü, bize bu gerçeği haykırmalı ve tüm insanlığın ortak taahhüdü haline gelmelidir.
Yoksa hepimiz, bir gün o çok özlediğimiz barışa hasret öleceğiz. Barışı hayal etmekten öte, onu inşa etmek için harekete geçme zamanı gelmiştir. Hevgırtına Colemêrgiyan NK

Bu yazı toplam 146 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Nevzat Kızılban Arşivi

DEĞER VAKTİNDE BİLİNMELİDİR

29 Ağustos 2025 Cuma 10:19

Hakkari'nin gizemli taşları

26 Ağustos 2025 Salı 09:21